metrika yandex
  • $32.46
  • 34.71
  • GA18240

Haberler / Yazı Dizisi

Fanatizm - 6 / Yusuf YAVUZYILMAZ

10.01.2023

Fanatizm şurada başlıyor: "tek doğru benim bildiğimdir, diğer herkes yanlıştır" dini anlamda ise "dinin en doğru yorumu benim yorumladığım biçimdir, diğer herkes düzenin adamıdır, sahtekardır, Amerikan uşağıdır, piyondur. Oysa İslami hassasiyetin ölçütü açık": kalbini yarıp baktın mı?" Türkiye'deki müslümanların çoğu bu soruyu sormazlar. İrfani bilgiye, tasavvufa, mezheplere, tarihsel duruma, İslam’ın farklı bölgelerde ki farklı uygulamalarına... Yani kendi düşüncesinden başka tüm birikimlere karşıdır, sevgisizdir, hoşgörüsüzdür, öfkelidir. Başarısızlığını bireysel öfke olarak dışa vurur. İslam’ın derin ve ahlaki irfanından eser yoktur onda. Kendi dışındaki herkesi aşağılamaktan özel bir zevk duyar. Bu yüzden marjinaldir, yalnızdır, mutsuzdur.

Sarığıyla, cübbesiyle, sakalıyla ekrandadır.

Hedefi kendinden farklı düşünen Müslümanlardır.

Yusuf El-Kardavi gibi bir fıkıh alimini tekfir etmekten kaçınmaz.

Sevimsiz, itici ve inciticidir

.…

Yabancı düşmanlığının kökleri daha derindedir. Bu bir dünya görüşüdür. Modernleşme döneminde yürütülen bir devlet politikası olan Türk milliyetçiliği, sadece kendini düşünen, bencil, ötekinden nefret eden bir kültür yaratmış. Bu zihniyet solcusundan İslamcısına tüm ideolojilerin içine sinmiş durumda. Suriyelilere sahip çıkalım, çünkü yarın sıra bize geldiğinde, "Suriyelilere sahip çıkmalıydık" demek zorunda kalabiliriz. Diğer yandan etnik ve inanç yönünden çoğulcu bir zemine ait Anadolu için milliyetçiliğin ne büyük bir tehdit oluşturduğu bu da görmek gerekir.

Neden Mülteci Hukuku?

"Andımız" ve "İzmir Marşı" militarizm ve ırkçılığı çağrıştıran metinlerdir. Asla İstiklal Marşıyla eşitlenemezler. Unutmayalım 28 Şubat sürecinde bu ülkenin dini değerleriyle çatışan askeri ve sivil Ulusalcı Kemalist elitleri, İstiklal Marşı yerine İzmir Marşını oluyorlardı. Rahatsız oldukları şey ise İstiklal Marşının dini içeriği idi. İzmir Marşı ve Andımız ise seküler milliyetçi metinlerdir. Damarlardaki asıl kan söylemin e inanacak kadar insanlık değerlerinden uzaklaşamayız. Her gün damarlarında asil kan dolaşan insanlardan oluşan hırsız, yalancı, rüşvetçi, tecavüzcü, katil insanlarla karşılaşıyoruz. Sorun kanda değil ahlakta. Din ahlaka ve samimiyete, faşizm ise kana vurgu yapar

.…

İçinde bulunduğumuz cemaatinizin, partinizin, örgütünüzün bütün söylemlerini savunmak zorunda değilsiniz. Partinizin lideri, bağlı bulunduğunuz şeyh, örgütünüzün önderi, Şefiniz, ölümsüz lideriniz... vs. hepsi insandır. İnsan olması dolayısıyla konumu, bilgisi, birikimi, dehası ne olursa olsun tarihseldir, hataya açıktır, bilgisi sınırlıdır

.…

"Hayatımda ulusalcı milliyetçiler kadar entelektüel bakımdan yetersiz, felsefeye uzak, farklı anlayışları tehdit olarak gören, kavgaya ve kaba kuvvet gösterisine hazır insanlar görmedim. Dün öyleydiler, bugün de öyleler. Üniversite yıllarında bir dost (Gökhan Yıldız) tahtada yazılı olan "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazısının yanına "Ne mutlu insanın diyene" yazısını yazmasıyla kendini bu vatansever milliyetçilerin hışmından zor kurtarmıştı. Bu tip insanların aynı ideoloji etrafında çoğunlukla kümelenmelerinin bir anlamı olmalı kuşkusuz."

Toplumsal provokasyonlara uygun bir zemin var. Herkesin diğerini suçlayacak argümanları fazlasıyla var. Genellikle insanlar diğerinin acılarına karşı duyarsız ve sessiz. Muhafazakar/ dindar / milliyetçi iseniz Madımak; Ulusalcı/ sol / sosyalist / Seküler ve Kemalist iseniz Başbağlar'ı görmezden geliyorsunuz. 
Herkes kendi acısına ağlıyor. Diğerinin acısını sahiplenerek erdem yok. 
Her iki olayı aynı anda konuşamıyor, etkinlik düzenleyemiyor, kınayamıyor insanlar. Çünkü Alevi- Sünni fay hattı hala diri ve deprem üretmeye müsait. 
12 Eylül öncesi kardeş katliamlarında Alevi- Sünni gerilimi fazlasıyla kullanıldı ve sonuç alındı. Sağ/ ülkücü/ muhafazakarlar ile sol/ sosyalist/ Kemalist devrimciler yıllarca birbirlerini katlettiler; bir projenin figüran olduklarını bilmeden. 12 Eylül geldiğinde artık iki kesim de görevini tamamlamıştı. Faşizmin düdüğü çaldığında, aralarında ki çatışmanın hiçbir toplumsal karşılığı olmadığı görüldü. İçlerinde hala o eylemleri vatanseverlik olarak niteleyerek kadar saf insanlar var. Komşusunun devrimci ya da ülkücü çocuğunu katletmekle bu ülkenin Amerikan emperyalizmi ya da Sovyet işgalini önleyebileceğine inanmış kitleler.Oysa ikisi de emperyalizmin aracı idi.

Suriyeli mülteciler üzerinden yürüttüğün tartışma senin ne kadar dar eksenli bir faşizmin eşiğinde olduğunu gösteriyor. Sen, aslında kendin diye tanımladığın şey dışında her şeye karşısın. Ermenilere, Rumlara Müslüman olmadığı için, Suriyeliler ve genelde Araplara Türk olmadığı için karşısın. Sen, içlerinden birileri suç işliyor diye Suriyelilerin toptan eleştiriyor, ama çok daha vahim suçları her gün işleyen Türklerden dolayı Türkleri suçlamıyorsun. Çünkü hukukun en kadim ilkesinin suçların bireyselliği olduğundan habersizsin.
Balkan göçmenleri söz konusu olduğunda susuyor, 'ama onlar Türk'tü' diye geçiştiriyorsun. Oysa ülkemize Balkanlarda göç eden Boşnakların, Gürcistan'dan göç eden Gürcülerin, Orta Asya'dan gelen Çeçenlerin Türk olmadıklarından bile habersizsin . Mağdur olanın dinine ve kimliğine bakılmaz diyen İslam inancına ne kadar da uzaksın. Suriyelilere karşı tavrın, Almanya'da Türklere yapılan ırkçı saldırılara itirazının da insanı değil ırkçı olduğunu gösteriyor. Sen sol, sosyalist, ulusalcı, Kemalist, muhafazakar ve İslamcı olabilirsin.

Ama bu iflah olmaz bir ırkçı olduğun gerçeğinin üzerini örtmez. Sen Suriye'de denize giren bayanların fotoğrafını paylaşarak Suriye'nin güllük gülistanlık olduğunu sevinecek kadar vicdansızlaşabilirsin. Sen, bir insanın toprağını terk etmek zorunda kalmasının ne olduğunu anlayabilecek empatiden yoksunsun. Çünkü empatiyi yalnız insanlar kurar. Senin için yabancı düşmanlığı ile dışa vuran sevgisiz bir narsizmle dolu.

Sen kendinden başka kimseyi sevmiyorsun. Sınırlarını o kadar daralttı ki, insanlıkla var olan o küçük bağını bile kopardın. Yabancı karşıtlığının Batı’dan ziyade Araplara dönük olduğunu gizleyemiyorsun bile. Gerçi bunun Türk modernleşmesinin kendini Müslüman ve Araplardan soyutlayarak oluşturma fikriyle akraba olduğunu analiz edecek bir tarihsel derinliğin de yok.

Bireysel anlamda her narsist, toplumsal anlamda her faşist gibi mutlu olma şansın yok.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş