Yazarımız Talip Özçelik Lübnan'daki Filistin Mülteci Kamplarını yazdı...
Beyrut İzlenimlerinin ikinci Bölümü:
---
Filistinli Müslümanların vatanları dışında mülteci olarak yaşamaya başlamaları aslında 1917'de Osmanlı'nın Filistin’den çekilmesi ile başlamıştır.
1948'e kadar adım adım, azar azar topraklarından kovulan Filistinli Müslümanlara yönelik kitlesel olarak göçe zorlama ve "etnik temizlik" 1948'den itibaren başlamıştır.
"Etnik temizlik karma bir etnik bölgeyi, saf bir etnik bölgeye dönüştürme amacıyla bir etnik grup tarafından başka bir etnik grubu kurma anlamına gelen herhangi bir eylemdir"
(sayfa-90 İsrail Hakkında On Mit Ilan Pappe..)
1948'de ilk yedi ay içinde 531 köy yerle bir edilir ve 11 mahalle tamamen boşaltılır. "Hiç kimsenin adalet karşısında çıkarılmadığı bir suç."etnik temizlik suçu "ve bu suç günümüzde halen işlenmektedir sayfa "91.
İşin acı tarafı etnik temizlik suçunun tanımı bile Balkanlar'da Boşnak Müslümanlara karşı başlatılan savaş ve katliamdan sonra netlik kazanmıştır; birleşmiş milletler nezdinde ve uluslararası literatürde.
Bugün Suriye, Ürdün ve Lübnan da toplam 5.500.000 (beş buçuk milyon) Filistinli mülteci var bunların yaklaşık 80.000 kadarı Lübnan'daki mülteci kamplarında yaşıyor.
Çocukların bayramlık elbise sevincini paylaşmadan önce kampları gezmek için vaktimiz olduğunu Muhammet kardeşimin söylemesi güzel bir tevafuk oldu aslında.
Zira üzüntünün ve acının paylaşılması her zaman sevincin paylaşılmasından daha önemlidir ve önceliklidir.
İlk önce Burc el Barajını ve Şatilla kamplarını geziyoruz. Kampların tamamı duvar ve tel örgülerle çevrili, tam bir açık hava hapishanesi. Her kampın giriş çıkışları Lübnan askeri-polisi tarafından denetleniyor bu iki kamp birbirine çok yakın Beyrut'un içinde ve batı Beyrut kısmında.
Kamplardaki hayat şartlarının zorluğunu anlatmak benim gibi bir amatör işin gerçekten çok zor belki de oradaki halin kal -söz-ile anlatılmasından kaynaklanıyor bu zorluk, bilemiyorum.
1000 kişinin yaşayabileceği bir mekanda 8000 kişinin yaşaması nasıl anlatılabilir ki ya da hangi zihin bunu tahayyül edebilir ki?
Mesela Burc El Baracne kampı böyle 8219 olan nüfusu, savaş sırasında Suriye'den gelen Filistinli göçmenlerle birlikte 687 kişi gelmiş 8900 ü geçmiş durumda.
Ana cadde haricindeki ara sokakların genişliği bazen 1 metreye kadar düşüyor Adana veya Mersin'in nemli sıcağında beton yığınları arasında klimasız yaşamayı böyle bir ortamda hiç bulunmamış biri nasıl düşünebilir ki.
5-6 katlı binaların arasında kalan sokakları(bu sokaklar 1-1.5 metre) asılan çamaşırların nem ve hiç güneş görmemesindan dolayı üç günde ancak kuruduğunu söylüyorlar.
Bu dar sokakların hemen hepsinde devamlı dikkatinizi çeken bir başka unsur elektrik kabloları... Yukarı aşağı sağa sola giden yüzlerce kablo... Pekçok sokakta yerden 2-3 metre yükseklikte su borularıyla birlikte yanyanalar.. Kabloların ek yerleri ilkel basit şekilde yapıldığı için yağmurlu havalarda insanların sokağa çıkmaya korktuğunu öğreniyoruz. Sebebi ise elektrik kaçakları yüzünden meydana gelen ölümler...
Her yıl bir kampta en az 18-20 kişinin bu şekilde elektrik çarpması sebebiyle öldüğünü duymak insanın içini acıtıyor. Elektrik dağıtım şebekesi, trafo, sigorta ve benzeri şeylerin hiçbiri yok kamplarda....
Kamplarda şebeke suyu deniz suyundan artırılarak verilen su olduğu için içilmiyor. Otelde duş alırken dikkatimi çekmişti, sabun neredeyse köpürmüyor, çok zor ve çok az köpürüyor. Kamplarda yaşayanların pek çoğu bu suyu içmek zorunda... Normal bir hayat yaşayan insanın yüzünü yıkamaya bile çekineceği bir su...
Kamplarda elektrik 12 saat süreyle veriliyor günün diğer yarısında elektrik yok sadece geceleri veriliyor ancak özel jeneratörlerle elektrik sağlana biliyor on nem sıcak ve rutubetten insanların halini tahayyül etmek oldukça zor.
(Devam Edecek...)
Yazı Dizimizin İlk Bölümü İçin Aşağıdaki Link'i Tıklayınız
http://www.hertaraf.com/haber-bayrami-feda-etmek-1--beyrut-izlenimleri--talip-ozcelik-3052
Büyük Direnişci Cevher Dudayev
22.04.2025
Mustafa Ökkeş Evren ile Derkenar..
20.04.2025
Boykotlu işletme önünde Gazze protestosu..
20.04.2025
Güven ve Adalet Toplumu |HAMZA ER
28.03.2025
UMRAN SORUYOR: DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
29.03.2025
ah örgütçü kafa ah! MUSTAFA AKMEŞE 25.04.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025