metrika yandex
  • $38.26
  • 43.49
  • GA28255

Haberler / Yorum - Analiz

'Aile'nin Durduğu Zaman ve Mekanın Tespiti… | Ömer Faruk Altuntaş

28.07.2024

Aileyi, insanın doğasını, doğal tepkilerini, ihtiyaçlarını, tekrar tespit etmeye yeniden tanımlamaya çalışmayacağım. İnsan yaratıldığından beri fıtri yapısının değişmediğine inanıyorum. Değişen yalnızca yaşadığı mekan, zaman, ürettiği gelenekler ve kullandığı araçlardır.

"Gençliğimiz artık lüksten, zenginlikten hoşlanıyor. Görgü kurallarına hiç uymuyorlar. Otoriteye karşı aşağılayıcı, küçümser bir tavırları var ve ileri yaştakilere, büyüklerine hiç saygıları yok. Anne, babalarına karşı çıkıyor, ters düşüyor, büyüklerin önünde gevezelik ediyor, hızlı hızlı görgüsüz biçimde atıştırıyor ve öğretmenlerini ezmeye çalışıyor, onlara zorbalık ediyorlar.” 

2500 yıl önce Sokrates'in  söylediklerine bakınca asıl sorunun insan doğası değil, yenilenen araçlar vasıtasıyla gittikçe sıkışan zaman ve mekana uyum sorunu olduğunu anlıyoruz. Gelişen her araç, zaman ve mekan algısını daraltsa da paradoksal olarak duygusal uzaklığı da artırmaktadır. Örneğin elinde akıllı telefon olan bireyler mekan olarak dünyanın farklı yerinde bile olsalar birbirlerine duygusal olarak çok yakınlaşmış ancak görece kendi evlerinde aynı koltukta oturan aileler/bireyler hapsoldukları ekranlarda duygusal olarak birbirlerinden uzaklaşmışlardır.

Bizim çabamız insan doğasının genel karakterinden yola çıkarak günümüzün değişen mekan ve zaman algısı karşısındaki sorunlara ilişkin, kişiyi, aileyi ve çocuğu yeniden inşa etme çabası olmalıdır. Elbette bu çaba ne ilk ne de son olacaktır. İnsanlık yaşadığı müddetçe her defasında yeni hikayelere yeni kahramanlar bulacaktır. Antik çağın efendilerine isyan eden Spartaküsü, kendisini köleleştiren ekranlara isyan ederek o ağlara saldıran hackerlar olarak isimlendirebileceğimiz gibi…

Bizim zaviyemizden asıl sorulması gereken soru "Bu uyumsuzluğun, uyuma dönüşümünde müslümanların rolü ne olmalıdır?" sorusudur.

Bu soruya herkes kendi penceresinden bir cevap buluyor ancak görülen o ki İslam dünyasının sahip olduğu ya da olamadığı araçlar ve kültürel birikim yanında şaşkınlıkla karışık bir kakafoni var. Herkesin referansı İslam ama uygulamada her biri çok farklı kutuplara savrulmuş durumdalar. Farklılık normal olmakla birlikte temel konularda; rejimi saltanat rejimine kaptırdıklarından beri çağı, mekanı, zamanı kavramakta ve dönüştürmekte sıkıntı yaşıyorlar. Dönüşüm sıkıntısı artık gazzeye, arakana, afganistana, afrikaya, sudana dönüşmüş durumda. Hasılı toptan bir hezimet ve daha da kötüsü öz güvensizliğin komplekse dönüştüğü bir hal yaşıyoruz.

Elbette bunu aşabiliriz ama nasıl?

Mevcut durumu aşabilecek referanslara ve köklere sahibiz ama bu dönüşümü sağlayacak öngörüyü, uygulamayı, pratikleri hayata dökecek insan kaynağına sahip miyiz?

Herkesin görmesi gereken hakikat: bu insan kaynağına sahip olmayışımızdır. Oku! Emrine mukabil çağı, mekanı ve araçların ilahi kulluğa hizmetini sağlayacak insan kaynağına sahip değiliz.

Aslında Bağdat’ı yeniden keşfedip, tekerleği yeniden döndürmeyeceğiz, yapacağımız tek şey suhuletle oturup bilenlerle istişare adabına uygun tartışacağız. Bu iklimin varlığı için lazım şartlardan ilki, “önce dinle, sonra konuş”…

Ümmet uzun süredir dinlemeden kavga ediyor, dinlemeden suçluyor dolayısıyla dinlemediği şeyi anlamadığı için de kavga bitmiyor. Eh! bu noktada şeytanın temsil ettiği güçler boş durmuyor bizim adımıza kavramlar uyduruyor bu sefer de bunun üzerinden kavgaya tutuşuyoruz. İslamcı, ortadoğu, uzakdoğu, tarihselci, şucu bucu gibi implant kavramlar düşünce dünyamıza çakılmış, çakılan bu kavramlarla ürettiğimiz ürünler de ayağımıza dolaşıyor. Daha bunları bitirmeden bizim dışımızda gelişen ama içimizi vuran, akıllı telefon fırtınası, dijital tsunami bütün değerlerimizi ve ürettiklerimizi alıp götürüyor.

Keşke bununla kalsa. Şimdi de yapay zeka denilen, kaçırdığımız sanayii devriminden çok daha devasa bir meydan okuyuş ile karşı karşıyayız. Yakında “islamcılığı” taklit eden yapay zekalar çıkarsa hiç şaşırmayacağım. Umarım bu tartışmaları düşmanlarımızın ürettiği, terbiye ettiği yapay zekaya bırakmayız…

Aile yazılarına onu çevreleyen ve cevaplanması gereken bir sürü sorular ve çözülmesi gereken bir sürü düğümlerle girdik.

En mükemmeli arayarak çıtayı en üste koymak bazen çözümsüzlük olabilir. Bunun için devasa sorunlarımızı adım adım tartışmak her çözümü sabırla hayata geçirmek elzemdir.

Mühim olan nereden başlayacağımız.

Rabbim çözüm için gelecek yazılarda bana basiret, feraset, hikmet ve ifade gücü nasip etsin…

28.07.2024 İslam Düşüncesi

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş