metrika yandex
  • $32.36
  • 34.65
  • GA17500

Haberler / Yorum - Analiz

20 TEMMUZ KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI VE BİLMEMİZ GEREKENLER | HAZIM KORAL

21.07.2023

 

Tarihe baktığımızda, Kıbrıs Antlaşması veya Kıbrıs Konvansiyonu olarak bilinen ve 4 Haziran 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması ile, "İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğu'na Rus tehlikesine karşı destek çıkması için" Kıbrıs'ın yönetimi Büyük Britanya'ya kira mukabilinde devredilmiş oldu. Bu gizli antlaşma ile Kıbrıs İngilizlere kiraya verilmiş gözükse de aslında Ada bu antlaşma ile elimizden çıkmış oldu. Zira bu antlaşma sonucu İngilizler Ada'ya askerî birliklerini yerleştirip Rumların hamiliğine soyunmuşlardı. Antlaşma gereği zahiren Rus Çarlığı'nın, Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya kıtasında kalan topraklarını ele geçirmeye kalkması durumunda Birleşik Krallık silahlı olarak Osmanlı'ya yardımcı olacaktı. Ada'nın İngiltere'ye devredilmesinin asıl nedeni buydu. Bildiğiniz üzere NATO'ya alınmamızın ve NATO ile birlikte eş zamanlı olarak ABD üslerinin Türkiye'de konuşlanmasının gerekçesi de Komünist Rus tehdidinden dolayı idi. Dolayısıyla, aynı taktikle Türkiye 1952 yılında, ABD tarafından üstü örtülü bir şekilde "yarı müstemleke" hâline getirilmişti.


Ada ile ilgili olayın kamuflaj yönü şuydu: Birleşik Krallık Ada'yı Osmanlı Padişahı adına yönetecekti ve Osmanlı İmparatorluğu Ada üzerinde din, eğitim ve adalet kurumlarından yine sorumlu olacaktı. Fakat pratikte bunlar pek hesaba katılmadı. Zira Enosis hareketi  İngiltere'nin hamiliğinde Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamanın uğraş ve çabasına girmişti bile. Enosis'e bağlı paramiliter gruplar bu bağlamda belirli aralıklarla Müslüman köy ve yerleşkelere baskınlar düzenleyip terör eylemlerinde bulunarak katliamlar yaptılar. Bu gelişmeler karşısında Türkiye'yi yöneten siyasîler İngiltere'yi Ada üzerinde garantör devlet olarak gördüğü için sorunların Birleşik Krallık tarafından diplomasi yolu ile halledilmesi talebinde bulunuyordu...


Kanlı Noel olarak tarihe geçen 20 Aralık 1963'ü 21 Aralık'a bağlayan gece Kıbrıs adasında Enosis öncülüğünde Rum paramiliter terör gruplarının Kıbrıs Türklerine karşı başlattığı katliam "Akritas Planı" doğrultusunda gerçekleşti. Bu plan Müslüman Türk soydaşlarımızın tamamen Ada'dan silinmesini hedefliyordu. Bu saldırıda 364 soydaşımız acımasızca katledilmişti. "Kanlı Noel" adıyla tasvir edilen ilk orantısız/asimetrik saldırılar ve yapılan katliamlar 27 Aralık 1963 tarihinde imzalanan saldırmazlık ateşkes sözleşmesi ve 30 Aralık 1963 tarihinde imzalanan Yeşil Hat Antlaşması'yla saldırılar sonlandırılmış görülse de Enosis'in organize ettiği paramiliter terör baskınları 1964 yılında da belirli aralıklarla devam etti. Her ne kadar 1971 yılında Enosis düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla  EOKA Rum terör örgütü kurulmuş olsa da bunun öncesinde ismi konulmamış terör örgütlerinin faaliyetleri vardı. EOKA, Kıbrıs'ta Britanya yönetiminin sonlanması ve adanın Yunanistan'a bağlanması için uğraşan Kıbrıslı Rum silahlı örgüttür. İngiltere'nin inisiyatif ve garantörlüğünde 1960 yılında  cumhurbaşkanı Rumlardan, yardımcısı Türklerden olmak koşulu ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştu. Rumları temsilen Başpiskopos Makaryos cumhurbaşkanı, yardımcısı ise Türkleri temsilen Fazıl Küçük olmuştu. Fakat Rumlar bu konsorsiyumdan memnun değildi. Bir an evvel Yunanistan ile Ada'yı birleştirmek istiyorlardı. Kısa süre içerinde Ada'da yaşayan Türk soydaşlarımıza yönelik saldırılar tekrar başlatıldı. Bu saldırılar 1963-64 yıllarında yoğunlaştı. Dönemin Türkiye hükümeti ve kamuoyumuz doğal olarak bu gelişmelerden son derece rahatsız oluyordu. Bu üzüntü verici gelişmeler karşısında Türk hükümeti Genel Kurmay Başkanlığı ile toplantı yapıp Kıbrıs'a barış amaçlı çıkarma yapmayı düşündü. Bu niyetin Birleşmiş Milletler'e ve uluslararası kamuoyuna deklare edilme ihtiyacı hissedildi. Dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson Türkiye'nin bu niyetini tepki ile karşıladı ve diplomasi/nezaket dilinin dışında aşağılayıcı ve tehdit içerikli bir üslupla dönemin başbakanı İsmet İnönü'ye mektup gönderdi. Bu mektup sonraları "Johnson Mektubu" olarak anılmaya başlandı. (Bu mektup İnönü'ye 5 Haziran 1964 tarihinde gönderilmişti.)
Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini önlemek amacıyla yazılmış olan bu mektup İnönü hükümeti tarafından dikkate alındı ve barış harekâtından vazgeçildi. Bunu fırsat bilen ve bu şekilde ABD'ye sırtını dayamış olan Rum terör örgütleri kısa bir süre içerisinde zulüm ve katliamlara yeniden başlamış oldular. Hükümet ve askerî erkân tekrar toplanıyor ve barış harekâtı için müzakereler yapılıyor. Sonuçta alınan kararlarla Genel Kurmay Başkanlığı Ada'ya çıkarma yapmak için son hazırlıklarını yapıyor ve hükümetten onay bekliyor. Fakat öte yandan, Türkiye'nin çıkarma yapma niyetine muttali olan ABD Başkanı Johnson ikinci uyarı mektubunu İnönü'ye yolluyor. Sonuçta asker demoralize olmuş vaziyette karargâhında kala kalıyor. Ne yazık ki o dönemde hükümet pasif kalıyor ve olan Ada'daki çaresiz ve savunmasız soydaşlarımıza oluyor...


1974 yılının 15 Temmuz'unda ise Yunanistan tarftarı güçler Kıbrıs'ta askerî darbe yaparak hükümeti ilga ediyor. Kısacası bir taraftan soydaşlarımıza yönelik zulümler, diğer taraftan hükümeti devirip Ada'yı tamamen ele geçirme teşebbüsü Türkiye için bardağı taşıran son damla olmuştu. Artık Ada'ya müdahale kaçınılmazdı. Ancak Başbakan Ecevit öyle düşünmüyordu. Ecevit, garantör devlet olarak gördüğü İngiltere'nin Kıbrıs sorununu diplomasi yolu ile halletmesini istiyordu. Bu nedenle İngiltere'ye gidip dönemin başbakanı James Callaghan ile görüşmüştü. Görüşmeden bir sonuç çıkmayacağını bilen koalisyon ortağı ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ısrarla barış harekâtının yapılmasından yanaydı. Erbakan inisiyatif kullanarak Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar ile görüşüp niyetini söylüyor. Sancar, geçmişte iki kez barış harekâtı için teşebbüste bulunulduğunu ancak ABD'nin tehditleri karşısında geri adım atılarak askerin demoralize olduğunu söyleyip, bu bağlamda uyarıda bulunarak, "Bu düşüncenizden geri adım atmayacakdanız biz hazırız" diyor. Erbakan Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar ile Hava Kuvvetleri merkez binasına geçip brifing veriyor. Erbakan hava kuvvetlerine ait pilotlara tarihten ve aidiyet değerlerimizden söz edip kahraman ecdadımızın zor zamanlarda düşmana karşı nasıl mücadeleler verdiklerine dair örnekler verip duygusal ve hamasî bir konuşma yapıyor. Ardından 6. Filo tehdidine karşı, "Aranızda olası müdahale karşısında düşman gemisine 'kamikaze' yapacak 8 pilot istiyorum" diyor. O esnada bütün pilotlar bir adım öne çıkarak, "Canımız kanımız feda olsun yavru vatana" diyerek slogan atıyorlar. Semih Sancar o esnada Erbakan'ın kulağına eğilerek, endişeli bir şekilde, "Efendim ne yaptınız, bu ifadeleriniz anında Amerika'ya ulaşmıştır" deyince. Erbakan, gayet vakur ve kendisinden emin bir tavır içerisinde, "Ben zaten onu istiyorum, Amerika kararlı olduğumuzu anlasın" diyor. Sayın okuyucumuz, ABD bir taraftan "Johnson Mektupları"nı hatırlatıyor, diğer yandan 6. Filo ile tehditler savuruyordu. Ama Erbakan Hocamız Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar ile anlaşıp Ecevit, İngiltere ve ABD'ye rağmen birlikte büyük bir dirayet örneği göstererek barış harekâtına karar veriyorlar. Bu şekilde 20 Temmuz 1974 tarihinin sabahında Kıbrıs'a asker çıkarılıyor. Kıbrıs Barış Harekâtı silahlı kuvvetlerimiz ve Erbakan Hocamız için onur verici bir durumdu ve bu onura bütün halkımız ortak olmuştu. Gurur hepimizin gururuydu. Ama sınav bitmiyordu. ABD bu durumdan son derece rahatsız olup Türkiye'ye ambargo uygulamaya koyuldu. Merhum Erbakan Hocamız ABD'nin bu küstahça tavrı karşısında boş durur mu? O da misilleme yaparak 25 Temmuz 1975 tarihinde ABD'ye ait olan 21 tane üssü kapattı ve ABD askerleri taslarını taraklarını toplayıp defolup gittiler. Maatteessüf ki, ABD piyonu Kenan Evren 12 Eylül 1980 darbesini yapığının iki hafta sonrasında ABD üslerini tekrar açtı. Bu bağımsızlık yolunda ilerleyen memleketimize yapılan en büyük ihanetlerden biridir. Bizim bağımsız bir ülke olmamız için ABD tasallutundan ve NATO'nun hegemonyasından mutlaka kurtulmamız ve aidiyet değerlerimizle insicam içerisinde olacak yeni bir anayasal düzene geçmemiz gerekmektedir. Kıbrıs Barış Harekâtı bize bu sorumluluğumuzu hatırlatmalı. Vesselâm...
 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş