metrika yandex
  • $32.45
  • 34.8
  • GA18240

Yetersizsin

ALİ KADERCAN
16.05.2018

Küçük yürek yetersiz olacak bir işin, sözün sahibi olmaz. O küçüktür ve büyüdükçe sınırlarını aşacaktır. Her yaşın kendine göre kabiliyet gösterimi vardır. Büyükler bazen acele ettiklerinden bu düzeni anlamadıklarını gösteren cümleler kurabilirler.

Baba ressam gibi çizgilerine yön verirken küçük kızının bir kâğıda babasını örnek alarak yaptığı çizimler, babaya gösterilince baba; kızının çizgilerini yetersizlikle, olmamışlıkla değerlendirince küçük kız mükemmel yaptığını düşündüğü resmine en sevdiği insanlardan biri olan babası tarafından yapılan yetersizlik değerlendirmesi karşısında boya kalemlerini fırlatmaktan başka tepki veremez. Baba için bu değerlendirme doğru bir değerlendirmedir. Fikri sorulduğunda o, olandan başka bir şey söylememiştir. Gerçek olduğu üzerinden yapılan bu değerlendirmede asıl gerçek olan potansiyelin boşa harcandığını baba bir düşünebilse, yetersizliğe varan hiçbir cümlenin ağzından çıkmasına izin vermez. Çünkü çocuğun da ayrı bir gerçekliği vardır. O henüz çizgilerle anlam yakalamada çok tecrübesizdir. Fakat onun çizgileri gelecekte yapabileceklerinin merdiven basamaklarıdır. Deneme yolunda bu ilk basamaklar zaten yeterli olmazlar. Merak, istek ve tekrarlar yapılanı, yapılması gerekene taşırlar. Böylesi bir imkân “yetersizlik” ifade eden tek bir cümleyle doğamadan batmaktadır.

Küçük yürek yetersizliğini kıyaslandığında da hisseder. Kıy-as, kıyıp asmak yani kayda değer görmemek demektir. Kıyasta örnek gösterilen hep öndedir. Önde olan o kadar çok kıyas edilen bulunabilir ki… Oysa her insanın kendine göre bir farklılığı, farkı vardır. Kıyasta bu farklılık görülmez. Bugün tıpta bile hastalık değil hasta vardır derken bu farkın esas bir fark olduğu anlatılmak istenir.

Hani annemiz güzel bir kek yaptığında kekin kokusu komşuya gidince gönlü çeker diye komşuya da bir tabak gönderirdi ya, aynı onun gibi kıyas da gönlün kendi evladını değil de bir başkasının evladını çektiğini gösterir.  Kıyas başkasının evladını, başkasının yaptığı kekin kokusuna dönüştürmektir. Kıyası yapan bunu böyle düşünmeyebilir. Fakat kıyası yapılan “kokusu olmayan kek” hükmünü, kendi için hemen verir.

Küçük yüreğe “kaç yaşına geldin hala ağlıyorsun”, “döküyorsun”, “mızmızsın”, “sen anlamazsın”, “oyuncak kırmada üstüne yok” dediğimizde ve bu değerlendirmeleri, falan da senin yaşında ama diyerek sürdürüyorsak küçük yürek kendini “yetersiz” hisseder. Yetersiz hissettikçe de kendini bu değerlendirme sahiplerine karşı ait hissetmez. Hissettiği reddedildiğidir.

Küçük yürek üçgen çizemediğinde, hamurdan ev yapamadığında, topa sert vuramadığında, kaşığı doğru tutamadığında, kalemle çizdiği çizgiler satırı taşırdığında göz ucuyla büyükleri izler. Onlar rahatsa o da rahat olmayı öğrenir. Onlar tedirginse de tedirgin olmayı öğrenir. Tedirgin olunca da öğrenmeyle aidiyeti kopar. Öğrenme sürecinde yetersizliği kendisine hissettirilen çocuk, öğrenebileceğine olan inancını kaybetmeye başlar.

Küçük yüreklerdeki yetersizliği aşmak için onlarla yapılan oyunlarda bazen bilerek yenilmeliyiz. Yenilmeliyiz ki bir büyüğü yenmenin sevincinin ne demek olduğunu öğrensin, oyuna daha çok sahiplenip kendini geliştirsin.

Büyükler kendilerine küçükler tarafından sorulan sorulara hazır cevaplar vermek yerine, soruların cevabını oluşturan kaynak kitaplara yönelerek “birlikte” cevap ararlarsa, küçüklere balık yemeyi değil balık tutmayı öğretirler. Küçük yürekler bilinmezi bilinir kılmanın yolu olarak ufuklarını kitapla tanıştırmış olurlar ve bunun faydasını büyüklerinin yokluklarında da devam ettirirler.

Büyüklerdeki “kafaya takma” kuruntusunun nelere yol açtığını biliriz. Trafik de adam bana korna çaldı, neden çaldı diye yapılan kavgaların temelinde kafaya takılan kuruntu vardır. Yetersizlik vurgusu küçük yürekte öğrenemeyeceğine, yapamayacağına dair bir “kafaya takma kuruntu”su oluştururken kendini keşfetmesine neden olan merakını da soldurur. Meraksızlık; okyanusta bir kayıkta kürek takımınızın olmaması gibidir.  Okyanusta küreksiz yol almak nasıl mümkün değilse, hayatta da meraksız yol almak imkân dâhilinde değildir.

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Abdullah korkmaz | 14.06.2018 11:44
Çok güzel bir noktaya değinmişsin eline sağlık Abi
mehmet ali onar | 14.06.2018 10:44
çok güzel bir yazı olmuş adeta günümüzde merak duygusundan yoksun nesiller yetişmektedir. Dolayısıyla yazar bu kanayan yaraya merhem sürmeye çalışıyor. Bende güzel etkiler bıraktı 10 üzerinden 10 puanı hak etmiş