Son günlerde Meksika Körfezi açıklarında denizde meydana gelen 8 şiddetinde deprem ve Florida’dan milyonların bir kasırgadan kaçış haberleri dünya gündeminde ilk sıraları alırken ’Deprem uzmanları’ da ekranlara yine sökün ettiler.
Hele A. E. isimli bir prof.’un,"Depremin ardından oluşan yer kabuğu gerginliği Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın herhangi bir yerinde, 10 gün içerisinde büyük bir depreme sebep olacak" şeklindeki sözleri, ‘Hayır, öyle bir şey olmayacak’ demek kadar, hiç bir ‘bilimselliği’ olmayan ve toplumu ‘depremparanoiası’na sürükleyebilecek bir iddiaydı.
Bu tartışmalar halk arasında da yankısını buluyor elbette.
Bir çayhanede, yanıbaşımda yüksek sesle sohbet eden kişilerden birisi bu deprem uzmanlarının sözlerinden ilhamla, ‘Bunca ahlâksızlık olursa, elbette deprem olur!’ diyordu. Bu gibi konuşmalara tahammül etmek de bir ayrı dert.
***
Elbette, ilahî cezalandırmalarda, depremler, tufanlar, salgın hastalıklar vs. de vardır, ama, bütün tabiî felaketleri sadece ilahî ceza ile izaha kalkışınca, çok daha ahlâksızlık içinde yüzen coğrafyalarda böyle tabiî felâketlerin olmayışı karşısında insan cevap veremez hale gelir.
Bir komedyeni andıran bir vaiz de, 17 Ağustos 1999’daki Büyük Marmara Depremi’nden sonra, Almanya’da, kalabalık bir cemaate hitaben, -sanki birilerinin rüyası delilmişçesine-, ‘Büyük zatlardan birisi, gördüğü rüyada, son deprem sırasında, o bölgeden Ahiret’e intikal edenlerden hiç birisinin Cennet’e gitmediğini görmüştür..’ diyordu; insana ancak, ‘Yuhh!’ dedirtecek şekilde… Ve aynı kişi, hemen ardından da, ‘Depremde evlerinizin yıkılmaması ve yıkıntılar arasında ölmemek için, iki dua kitapçığı hazırladık, çıkışta alabilirsiniz. Her birinin kıymeti sadece 5 mark. Alıp da kopyasını çıkartıp çoğaltırsanız hakkımı helâl etmem.’ hokkabazlığını sergiliyordu.
Bazıları da, bu gibi hadiseleri sadece günahlara batmakla izah ediyordu. Bu gibi ındî değerlendirmeler insanları bir de inançlarıyla karşı karşıya bile getirebilir.
Buna benzer değerlendirmeler sadece bizde oluyor sanılmaya.
***
Nitekim, yıllar önce B. Amerika’da New Jersey’de binlerce insanı yutan su baskını üzerine oradaki Hristiyan din adamları da kiliselerde, ‘Bu felaketlerin Tanrı’nın hükümlerine karşı gelmekten kaynaklandığı’na dair ateşli vaazlar veriyorlar ve bu konu Amerikan kamuoyunda büyük tartışmalara yol açıyordu.
Geçmişte, 1755’de -üstelik de ‘Azizler Yortusu’ denilen bir bayram gecesinde-meydana gelen ve 100 bin kişiyi ve Lizbon’u bütünüyle yutan büyük deprem için Kilise’nin, ‘Tanrı kendi kullarını tanır-gözetir.’ (Novit enim Dominusquisunteius..) gibi yorumları da, büyük itiqadî tartışmalara yol açmıştı.
***
Geçenlerde Başbakan da, yaptığı bir konuşmada ‘büyük bir depremin mutlaka olacağını ve bütün yapıların depreme dayanıklı hale getirilebilmesi için 15 seneye ihtiyaç olduğunu, ’’Deprem öldürmez, hazırlıksız, sağlıksız yapılar öldürür’’ ilkesinin asla unutulmamasını’ söylüyordu.
Tamam, bütün yapıların deprem şartlarına uygun hale getirilmesi gereklidir, ama, ‘Deprem öldürmez’ sözü büyük bir iddia. Öyle depremler olur ki, en sağlıklı yapılar bile yerle bir olur. 13-14 sene önce Endonezya sahillerinde meydana gelen büyük depremin 330 bin insanı yuttuğu, meydana gelen tsunami dalgalarının 5 bin km. uzaklardaki Doğu Afrika sahillerini bile yerle bir ettiği; ya da, depreme karşı çok güçlü tedbirler aldığı söylenen Japonya’da Ocak-1995’de Kobe şehrinin bir depremle nasıl yerle bir olduğu ve binlerce insanı yuttuğu, nasıl hatırlanmaz? Kaldı ki, dünyanın belli deprem kuşakları, belli tayfun, kasırga ve tsunami bölgeleri vardır. Amerika’daki kasırga ve deniz baskınlarının sözgelimi, Akdeniz’de görülmemiştir. Hiç deprem geçirmemiş yerler de, hakezâ..
***
Evet, sadece deprem değil, bütün muhtemel felaketlere karşı, aklen alınması gerekli her türlü tedbir alınmalı; ama, toplum, ‘taqdir-i ilahî’ye karşı bir ‘sosyal paranoia’ya, bir korku canavarına da sürüklenmemeli.
![]() |
ALLAH’IN İŞÇİLERİ 21.02.2019 ![]() |
![]() |
ŞEHADET 21.02.2019 ![]() |
![]() |
Hüseyin Atay Hoca'dan iki ders 20.02.2019 ![]() |
![]() |
TARIMDA KALKINMA ELBETTE MÜMKÜNDÜR. 19.02.2019 ![]() |
![]() |
İSLAMİ HAREKET ÜZERİNE 5 – YENİLİK, ASLA BAĞLI BİR USÜL İLE OLMALI 16.02.2019 ![]() |
![]() |
SIDK 14.02.2019 ![]() |
![]() |
İÇİNDEKİ GÜZELLİĞİ PAYLAŞ 11.02.2019 ![]() |
![]() |
ZARARSIZ YAZILAR-3 07.02.2019 ![]() |
![]() |
İnsan İki Çeşit: Sen Hangisindensin! 05.02.2019 ![]() |
![]() |
Müslümanları İslâm’a, Ahlâka ve Özgürlüğe Çağrı 05.02.2019 ![]() |
![]() |
Özgürlük Şeffaflık Denetlenebilirlik 04.02.2019 ![]() |
![]() |
İran İslam Devletinin 40. Yıl Dönümü Nedeniyle Hatıralarımdan Kesitler 03.02.2019 ![]() |
![]() |
Kişi Kendini Hesaba Çektiği Gibi, Toplumda Kendini Hesaba Çekmelidir 01.02.2019 ![]() |
![]() |
Kulluğun Kuralları ve Piyasa Koşulları 29.01.2019 ![]() |
![]() |
1959 TÜRKİYE`SİNDE BİR HUKUK ÖĞRENCİSİNİN “İSLAMCILIK“ SERGÜZEŞTİ - YURDAKUL ABİ… 27.01.2019 ![]() |
![]() |
ÜÇ SORU ÜÇ CEVAP 16.01.2019 ![]() |
![]() |
Sarı Yelekliler ya da Fransız Gezicileri! 10.01.2019 ![]() |
![]() |
İNSAN 06.01.2019 ![]() |
![]() |
‘Benim siyasetle işim olmaz!’ diyenin tavrı da siyasîdir 14.02.2019 ![]() |
![]() |
Kıssadan hisse çıkarmak 01.02.2019 ![]() |
![]() |
Emperyalist Kış Oyunları... 30.01.2019 ![]() |
![]() |
Başörtüsü ve Vietnam Sendromu 14.01.2019 ![]() |
![]() |
Bir barış elçisinin akıbeti 21.12.2018 ![]() |
![]() |
Popülizmler Hiçbir Umuda Yer Bırakmıyor 18.12.2018 ![]() |
![]() |
Değerler Aşınması ve Ahlâkın İkamesi! 18.12.2018 ![]() |
![]() |
Kürt sorununun neresindeyiz? 16.12.2018 ![]() |
![]() |
Mahalle Hakkında 05.12.2018 ![]() |
![]() |
Adalet Artık Zurnanın Son Deliği 23.11.2018 ![]() |
![]() |
Aileyi parçalama kanunu kaldırılsın 02.10.2018 ![]() |
![]() |
Anneyi Kaybediyoruz 26.09.2018 ![]() |
Hüseyin Atay Hoca'dan iki ders 20.02.2019 Osman KAYAER
ALLAH’IN İŞÇİLERİ 21.02.2019 Ayten DURMUŞ
ŞEHADET 21.02.2019 Talip Özçelik
İÇİNDEKİ GÜZELLİĞİ PAYLAŞ 11.02.2019 Ahmet GÜRBÜZ
2023 EĞİTİM VİZYONU 22.01.2019 Ayten DURMUŞ