metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

Erdoğan’ın Sudan Ziyaretinin Yarattığı Memnuniyet ve Rahatsızlık

Prof. Dr. ENVER ARPA
28.12.2017

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın üç Afrika ülkesini kapsayan ziyaretinin medyada en çok yer alan ve yankı uyandıran bölümü Sudan oldu. Bunun elbette haklı pek çok gerekçesi var. Erdoğan, Sudan’da tarifi zor bir coşkuyla karşılandı. Karşılamada yaşanan manzara sıradan bir siyasetçinin kendi ülkesinde bile zor yaşayabileceği türdendi. Havaalanı ile konaklayacağı otelin güzergahı, elinde bayraklarıyla, renk renk kıyafetleriyle karşılamaya gelen insanlarla dolup taştı. İkinci gün tarihi Sevakin Adasına giderken yol boyunca deve ve atlarıyla ellerinde iki ülkenin bayraklarıyla karşılamaya gelen göçebe Arap kabilelerinin yarattığı ortam, sergiledikleri coşku, eşine az rastlanır türdendi. Sudanlılar, Erdoğan’ı İslam Dünyasının lideri ve kurtarıcısı olarak görüyorlar. Yıllarca sömürüye maruz kalmış, horlanmış, sömürülmüş bir halk şimdi ortaya koyduğu tutumla Müslümanların onurunu yükselten bir lidere sahip çıkma dürtüsüyle yollara döküldü.

 

Bu coşkuyu zirveye çıkaran bir sebep de seyahatin zamanlaması oldu. Amerika başkanı Trump’ın akıl ve izandan yoksun Kudüs kararı, İslam dünyasında tam bir infial yaratmıştı. Öfke zirveye çıkmıştı. Erdoğan bu karara en sert tepki veren liderdi. Onun tutumu İslam ümmetinin yüreğine su serpmişti. Onun çabalarıyla İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatının toplantısında alınan kararlar, ardından Birleşmiş Milletler Teşkilatı genel kurulunda ezici bir çoğunlukla çıkan red kararı, Müslüman halklar nezdinde zaten takdirle karşılanan Erdoğan’ın popülaritesini zirveye taşımıştır. Müslüman topluluklar yüreklerine su serpen bir liderin yükselmesinden büyük bir mutluluk duyuyorlar. İşte Sudanlılara göre bu lider, şimdi Sudan’a gelmişti ve halkın arasında yürüyordu.

 

Erdoğan, tüm uluslararası problemlerde halkların duygularına tercüman olacak bir tutum sergilemektedir. Filistin davasına en yüksek perdeden destek vermekte ve küresel emperyalist güçleri bu konudaki ikircikli tutumlarından dolayı sert bir şekilde eleştirmektedir. Tarafsızlığından şikâyet ettiği ve olaylara müdahale etmemekle suçladığı BMGK’nın işleyiş tarzına en sert şekilde tepki vermektedir. İslam dünyasının kendi problemlerini kendisinin çözmesi gerektiğini dile getirmektedir. Onun bu onurlu ve dik tavrı, Müslüman halklar nezdinde büyük bir sempati yaratmaktadır. Üstelik yıllardır Batı’lı güçler tarafından ambargoya maruz bırakılan, hile ve entrikalarla ikiye bölünen Sudan’a da en güçlü desteği yine Erdoğan vermişti. Onun desteğiyle Sudan’da pek çok proje hayata geçirilmiştir. 2006 yılında başbakan olarak Sudan’a gerçekleştirdiği ilk ziyaretinin ardından Türk kurum ve kuruluşları Sudan’da pek çok önemli projeyi hayata geçirmiştir. Tüm bu çabalar, Türkiye’ye zaten kuvvetli bağlarla bağlı olan Sudan halkının sempatisini en yükseğe çıkarmıştır. Şimdi bu sempatiyi izhar etme fırsatı bulmuşlardı ve bunu en layıkıyla yerine getirdiler. Onların verebilecekleri en kıymetli şeyleri sevgileriydi ve onu da esirgemeden ortaya koydular.

 

Bu tabloyu tersine okuduğumuzda ise karşımıza başta Mısır ve Suudi Arabistan olmak üzere bazı Arap ülkelerinin yönetim erkinin negatif tutumu çıkıyor. Onlar bu gelişmelerden, dini hassasiyeti yüksek, muhafazakâr kimlikli Erdoğan’ın Arap sokağında giderek yükselen popülaritesinden, Türkiye’nin dünyada giderek artan etkinliğinden büyük bir endişe ve rahatsızlık duyuyorlar. Zira Erdoğan ortaya koyduğu bu tutumuyla tahtlarını ciddi bir şekilde sarsmaya başlamıştır. Mısır’da, Suriye’de, Yemen’de yaşandığı üzere acımasız bir muameleye tabi tutulsa da Arap sokağı yaşanmakta olan bu zalimane tutum ve davranışlara, buna destek verenlere büyük bir öfke beslemektedir. Erdoğan ise onların tehlike olarak gördüğü mazlum dindar anlayışa (inancının ve insanlığın gereği olarak) destek çıkmakta ve halkın iradesine sahip çıkılmasını dile getirmektedir. Onun bu tutumu, Arap sokağında ciddi bir destek bulmakta ve bu yöneticilerin huzurunu kaçırmaktadır.

 

Erdoğan’ın Sudan’a gerçekleştirdiği bu ziyaret başta Ömer el-Beşir olmak üzere Sudan yönetiminde de büyük bir sevinçle karşılandı. Parlamentoda yaptığı konuşması ayakta büyük bir coşkuyla dakikalarca alkışlandı. Hartum Üniversitesinin Erdoğan’a verdiği fahri doktora payesi töreninde Üniversite rektörünün yaptığı tarihi konuşma ise Sudan halkının duygularına tercüman olacak türdendi. Rektör konuşmasında, Siz ümmetin umudu ve onurusunuz; Sudanlı gençler, Sudan halkı yaptıklarınızın karşılığını sevgi olarak sunmak üzere sizi bekliyordu, dedi. Ziyaret süresince gerçekleşen etkinliklerde yapılan tüm konuşmalarda Sudanlılar Erdoğan’a büyük övgülerde bulundular.

 

Ziyaretin, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da ileriye taşınması hususunda da son derece başarılı geçtiği söylenebilir. Ziyaret sırasında çeşitli konularda toplam 21 anlaşma imzalandı. Kızıldeniz kenarında inşa edilecek liman, Türk firmalarının yurt dışında üstlendiği en büyük projelerden biri olacaktır. Tarihi Sevakin adasının işbirliği halinde restore edilerek koruma altına alınması en gür sadayı uyandıran husus oldu. Son derece stratejik bir konumda olan Osmanlı mirası bu adanın koruma altına alınması başlı başına bir başarıdır. Hartum’a açılması kararlaştırılan Türk Sudan ortak üniversitesi iki ülkenin de ihtiyaç duyduğu dil sorununa büyük bir merhem olacaktır. Halihazırda 600 milyon civarında bulunan ticaretimizin önümüzdeki yıllarda 10 milyar dolara çıkarılması hedefi ortaya kondu. Sahip olduğu ticaret potansiyeliyle emperyalist güçlerin iştahını kabartan Sudan kendisine her daim dost elini uzatan Türkiye’ye dostluk elini sonuna kadar uzatmakta hiçbir tereddüt göstermemektedir.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş