metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Tenkitçinin Tenkidi

OSMAN KAYAER
22.10.2018

Geçtiğimiz hafta Atasoy Müftüoğlu, Araştırma Kültür Vakfı'nda “Sahte Mutlakların Hükümranlığı” başlıklı bir Konferans verdi. Konferans, bir çeşit halimizin tenkidinden ibaretti, zaten başlık da bunu gerektiriyordu.

Dışarıya çıktığımızda arkadaşlardan bir tanesi “Atasoy abi, bizi evire çevire dövdü” diye espri yaptı. Elbette ki tenkitçi bir zihne sahip olmak iyi bir şeydir. Münekkit bir zihne sahip olmanın önemini kabul eden biri olarak söylüyorum; “salt tenkitçi olmak” da pek işe yaramıyor.

Tenkitçilerin her tenkidinin doğru olduğunu düşünmemek gerekir. Bazen tenkitçinin de tenkit edilmesi lazım gelir. Atasoy Müftüoğlu, konuşmasında son dönemde yapılan yeni camileri de tenkit etti, yöneticileri, her tarafa “Propaganda Camisi” yaptılar, diyerek eleştirdi. Neyse ki “Propaganda Camisi” tabiri “Mescid-i Dırar” tabirinden daha yumuşaktı.

Ben de Atasoy Müftüoğlu’nun bu söylemini tenkit etmek istiyorum. Çünkü Ankara’da yaşayan biri olarak yeni yapılan bu camileri pek beğeniyor ve vesile olanlara dua ediyorum. Osman Serdengeçti tarafından haklı olarak “Mabetsiz Şehir” diye isimlendirilen Ankara, bu unvanını yıllarca korudu. Müftüoğlu’nun “Propaganda Camisi” ismini verdiği camilerden biri itfaiye meydanına yapılıncaya kadar, Dışkapı’dan, Çankaya’ya uzanan bulvar boyunca,  bir tek cami bile yoktu. Biz, Ankara’da  yıllarca yer altındaki mescitlerde, rutubet kokulu mahzenlerde namaz kıldık. Bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliriz.

Hz Peygamber, Mekke'den Yesrib'e hicret ettiğinde ilk iş olarak dört şey yapıyor. Birincisi şehrin adını “Medine” olarak değiştiriyor, ikincisi hemen bir “Mescit” inşa ediyor, üçüncüsü Yahudilerin hükümranlığında olmayan yeni bir “Pazar” kuruyor, dördüncüsü ise “Cennet’ül-Baki” ismi verilen “Mezarlık” yerini  tespit ediyor.

İslam tarihi boyunca Müslümanlar, Hz. Peygamberin bu uygulamasını emsal kabul ediyor ve fethettikleri şehirlerde ilk iş olarak, bir yapıyı mescide dönüştürüyorlar. Bunun bir kaç sebebi ve anlamı var elbet. Ama ilk ve en önemli sebep, herhalde camilerin sembolik değeridir. İbadethane ve toplumsal fonksiyon icra etmesi ise daha sonra sayılabilecek sebepler olsa gerek.

Ankara’yı Cumhuriyet’in başkenti ilan edenler, “Yeni Ankara’yı” pozitivizmin hüküm sürdüğü Batı’nın izinden giderek din ile ilgisi olmayan bir şehir olarak tasarlamışlar. Bu yüzden Adnan Menderes iktidara gelinceye kadar Ankara’da sadece “Cebeci Camii” yapılmıştır. Ankara ve İstanbul’da ne zaman merkezi bir yere yeni bir cami yapımı gündeme gelse bir grup, “laiklik elden gidiyor” diyerek buna engel olmuşlardır. Onların buna karşı çıkışlarının sebebi yukarıda işaret ettiğimiz, “Caminin sembolik değeri” ile ilgili olsa gerek.

Atasoy Müftüoğlu’nun tenkidi camilerin içinin doldurulamaması ile ilgili ise, bunu devletin resmi görevlilerinden beklemek zaten doğru değildir. Pek çok dindar, kendi yapması gereken işi de devletten bekliyor ve toplumun ıslah edilmesini yada Müslümanlaştırılmasını devlet görevlilerinden istiyor. Halbuki bu doğru değildir. Halkın Müslümanlaştırılması devletin değil, dinini önemsediğini söyleyen sivil insanların görevidir. İslam, devletin değil, sivil Müslümanların gayretleri ile yayılmıştır.

2002’den beri iktidarda bulunan insanların gayretleri ile elde edilen kazanımların pek çoğu, belki karşı bir iktidar ile yeniden yitirilecektir. Ancak yapılan camiler, kolay kolay yıkılmayacak ve bu toprakların “Müslüman Diyarı” olduğuna şehadet edeceklerdir.

Tıpkı ecdadın bize miras bıraktığı camiler gibi.

Bu yüzden, onlara: “Propaganda Camisi” diyerek karşı çıkmak doğru değildir.

Yorum Ekle
Yorumlar (4)
osman kayaer | 23.10.2018 18:57
not: biz, ne Atasoy Abi'nin ne de başka bir insanın şahsı ile kötü bir söz söylemeyiz. Ben, sadece bir görüşü tenkit ettim. mesele bundan ibarettir.
İlhan Akar | 23.10.2018 16:49
Osman Bey, yorum ve görüşlerinize aynen katılıyorum. Dilinize ve yüreğinize sağlık. Tebrikler, Teşekkürler.
Burhan uzgur | 23.10.2018 10:45
Osman Kayaer kardeşimizi tebrik ediyorum. Sadece Tenkit edip bulunduğu yerlerde hicbirşey yapamayan bir muhalefet anlayışı yıllarca düsunme algımızı bozdu. Tenkit için kitap yazabilecek adamların Ne yapılabileceği konusunda tek sayfa yazabilecekleri bir şey olmaması acıdir. Tenkit ettigide zaten tenkid edilenin yaptıklarıdır. Tenkitler hayıra vesile olsun düşuncesiyle yapıcı olmalıdır. Siyasiler yıllarca enkaz edebiyatıyla iktidarda kalıp muktedir olamadan gittiler.
SERDAĞ YENİ | 23.10.2018 09:15
Camilerin mevcut durumdaki fonksiyonları düşünüldüğünde, Atasoy kardeşime hak vermemek mümkün degil, sadece nusük vazifesinin yerine getirildiği boş ruhsuz durumdan ve beş vakite sıgdırılmış dar anlayıştan hareketle camiler Allah nebisinin ortaya koydugu icraatten fersah fersah uzaktadır...Sosyal yardım ve ihtiyaç fazlasını vermenin olmadıgı insanların dertlerine derman olmayan bir cami anlayışının bende proganda zihniyetine hizmet edecegi gerçegine daha yakın oldugumu beyan ediyorum...Selam ve sevgiler.....