NASIL BİR İRADE Kİ !

31 Martta yapılan mahalli seçimlerde Türkiye geneline baktığımızda seçimi önde bitiren cumhur ittifakı olmuştur. Bu ittifaka dahil olan Ak Parti ve MHP, ülkemizin büyük çoğunluğunda belediye başkanlıklarını ve belediye meclis üyeliklerini kazanmışlardı. Millet ittifakını oluşturan CHP ve İYİ Parti ile ona destek veren grup cumhur ittifakının elindeki bazı kaleleri (Adana, Mersin, Antalya, Ankara gibi) alsalar da kazandıkları belediye başkanlığı ve meclis üyeliği bakımından cumhur ittifakından daha geride kalmışlardı. 31 Mart seçimleri sonuçlarına göre en çok belediye başkanlığı kaybeden partiler Ak Parti ve HDP oldu.

Mart seçimleri mahalli seçimler olmasına rağmen Ak parti ve MHP kurmayları seçimleri Türkiye’nin bir beka meselesi olarak değerlendirmişler ve buna karşı gelen millet ittifakı ve ona destek veren parti ve yandaşlarını yerine göre terör destekçiliği yerine göre vatan hainliği yerine göre vatana ihanetle suçlayarak ayrıştırıcı, ötekileştirici bir dil kulanmışlar bunun kendilerine oy desteği olarak döneceğini düşünmüşler karşı çıkanları da suçlamışlardı.

Mart seçimleri sonuçları gösterdi ki cumhur ittifakı kurmaylarını kullandıkları ayrıştırıcı, suçlayıcı ve ötekileştirici propaganda dili seçmen tarafından kabul görmedi ve cumhur ittifakına destek olarak sandığa yansımadı. Mart seçimleri öncesi birçok vatandaşın şunu söylediğine şahidim. Keşke cumhurbaşkanı az konuşsa, ötekileştirici, suçlayıcı, azarlayıp hain ilan edici bir dil kullanmasa o zaman bu konuyu iktidar partisinin il başkanına iletmiş ve acaba cumhurbaşkanının danışmanları bu dilin partilerine puan kazandırdığına onu ikna mı ediyorlar demiştim.

23 Haziranda yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim tekrarı öncesi cumhurbaşkanı az konuştu ama pir konuştu. Bir irade gücü ona İMAMOĞLU seçim kazansa da Ordu Valisiyle oluşacak davası sebebiyle mahkûmiyet alırsa ona belediye başkanlığı yaptırılmaz tehdidini söyletti. Bir güç binlerce insanımızın katili PKK lideri Abdullah ÖCALAN’a, taraftarlarına İMAMOĞLU’na destek vermeyin, tarafsız kalın tehdit mektubu göndertti. Bir güç videolarla İstanbul Büyükşehir Belediyesinden maaş alan istihbarat elemanlarının İMAMOĞLU’nun kazanması halinde bundan mahrum kalacağını kamuoyuna duyurdu. Cumhurbaşkanı duramadı son gün halkın karşısına çıkıp konuştu. Nasıl da güçlü bir irade bunları yaptırdıysa anlayana aşk olsun.

Sonuçta tehditler, suçlamalar, ithamlar, siyaset dilinin yumuşaması, önceki seçimlerde gönlü kırılan kesimlere yakın mesajlar verme seçmende karşılık bulmadı. 23 Haziran akşamı CHP adayı Ekrem İMAMOĞLU rakibi Binali YILDIRIM’dan 9 puan fark ve 800 bin oy farkıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandı.

Nasıl bir iradi güç ki 2 aya yakın bir süre içinde yukarıda saydığımız değişimleri sağlayabiliyor. Ne demiş atalar “ Ne ekersen onu biçersin.” Ekilmeyen tohum yeşermediği gibi karşılığı olmayan, icra edilmeyen vaadler ve ithamlarda toplumda karşılık bulmuyor. Bundan sonra muhasebe zamanı, kaybedenler eksiklerini tespit edip yapacakları muhasebe ile kayıptan kurtulup kazanca geçmenin yoluna, kazananlar da nasıl kazandıklarının hesabını yapıp kazandıranlara mahcup olmayacak icraatlara koyulmalılar.

Ne diyordu atalar “Mahkeme kadıya mülk değildir.” Mülkü veren Allah ehliyet ve adaletle kullanmayanlardan onu alır bir başkasına verir.

Not: Sahi devamlı suçlamak, millete tepeden bakmak, her tenkit edeni hain ilan etmek, yakınlarından uzaklaştırmak, devlete Allah’ın emaneti olan insanımız suç işlese bile onları yok sayıp kazanmayı düşünmemek yaşanan adaletsizlikleri görmezden gelip yok sayarak seçim çalışmalarında bunları gündeme getirmemek, milletvekili adaylarını, belediye başkan adaylarını, belediye meclis üyelerini tespit ederken ahbap çavuş ilişkisiyle karar verip bu konuda millete, sivil topluma hiç danışmamak sadece danışıyor gibi yapıp bu dönemde verilen sözleri seçim sonrası hemen unutmak, parti binalarına gelen ziyaretçileri sahipsiz, ilgisiz bırakmak bugüne kadar hangi siyasi partileri ilelebet iktidarda tutabildi ki, bilen varsa söylesin.

Selam ve dua ile