metrika yandex
  • $32.51
  • 34.86
  • GA18240
Yolcu

BİZ DE İSTERİZ BANANE BANANE!

MUSTAFA AKMEŞE
27.01.2020

"ey Ensar, Ben size kaldım.

Ben sizinleyim..
bunlar var ya, şu ganimetleri
yani
davarlarını, mallarını, develerini alıp evlerine
mutlu mesut olarak gidenler...
gitsinler.
Ben sizinle döneceğim şehre…

Benimle akraba olan Mekke’lilere   
kalpleri İslam'a ısınsın diye verdiğim
ganimetlere bakıp
kendinizi mahzun hissetmiş, kızmış  
söylenmişsiniz...
….
öyle der Huneyn sonrası Peygamber,
ganimet taksimine içerleyen ve yakasını tutup çekiştiren Ensar’a...

ey yolcu;
yolun çok zor yerindesin. bilesin.
soluklan hele…

"kimsenin olmadığı zaman biz vardık,
arabayı yokuşta biz ittik…"
diyorsun...
depoyu biz doldurduk...
davanın delisi idik, ne eş ne evlat ne de yar bildik"

diyorsun...

bak sen hele…

yani diyorsunuz ki;
"yalanlanmış olarak geldin ya Rasululah kapımıza,
seni tasdik eden bizdik...
horlanan sendin, yardım ettik,
yurdundan çıkarılan sendin, kucak açan biz
yalnız ve biçare olan seni,
içimizden biri yaptık…"

doğrudur...
 
"onlar dünyalıklarını alıp giderken  
ey Ensar,
Ben sizinle geleceğim bu yetmez mi size.
bütün halk bir yerden gitse, ben sizin yolunuzdan, sizinle giderim…"

ey dost, ey güzel insan, ey müslüman
yolun zor yerindesin dedik…
anla!
dava'nın adamları için en büyük tehlike,
bir süre sonra
dava'nın sahipleri olduk
zannıdır…

"Allah'a giden yolda benim yardımcılarım kimlerdir?"
diye sormuştu ya Aziz olan Peygamber İsa..
arkadaşları da;
"Allah’ın yardımcıları bizleriz" demişlerdi
bildin mi?

din de dava da Allah'a ait iken ve
inananlar dinin de, davanın da
yardımcıları ve hizmetçileri iken,
dinin de davanın da sahipleri oluverirler ya birden...
hafazanallah…

"yav!" der Ahmet Amca;
"30 yıldır yollardayız, mücadele veririz,
geçenlerde oğlanı, kızı işe koyacaktım yüzüme bakmadı bizimkiler.
evlada baktım içim yandı…"

arkadaş dedi, avukat iken, danıştay üyesi olan Recep bey;
"Adliyede bizim başımıza  gelen ve koltuğu dolduranlar var ya
valla tekere taş koyanlardan hepsi...
bize, oğlana, kıza, akrabaya yani davaya gönül vermişlere,
avuçlarını yalamak düştü ya!
çok kızarım çok.."
…..
……

siyaset arenasında,
bürokrat camiasının,
memur kesimin
kendi içindeki çekişme ve
varlık kavgalarıdır yapılan...
paylaşılmayan valla bellidir..

yedeğe alınan,kırmızı kart gören  sakatlanan kim varsa işte bilirsiniz,
‘’tırtıkcı’’ olmak pahasına,
dilleri
din, dava dili oluverir ya...
milli eğitim perişan, ihaleler cukka, adalet sürünüyor,
aile yıkıldı yıkılacak, istanbul sözleşmesi al sana bomba,
ekonomi ah! hiç sorma battık..

ne oldu?
çok tanıdık geldi değil mi?..
bu ve benzeri onlarca yakınma, öfke ve
kızgınlık cümleleri

yazar çizer takımından
ontolojik ve epistomolojik
falan işte diye
cümleler kuranlar var ya bir de,
yazmak ve konuşmak, anlaşmak içindi..
onları hiç anlamıyorum.
eleştiriler en ağır olsun diye herhalde öyle söylerler..
hayatlarında ellerini taşın altına hiç koymamış olanların
klavyeleri bir de umut fakiriyse eğer ..
of ki of.

ne hayal kaldı ne de umut bıraktılar..
iyi olan bir şey yok adeta.
sadece ama sadece
yakınma, eleştiri, mızlama, umutsuzluk dili var cümlelerde…

"şimdi yapacak işimiz daha çok,
 hadi, ha gayret deselerdi ya!"

bir yerlerden kalan bir acıları var ama bilemedim...
bu öfke niye?

Aziz Peygamber Ensar'a kızar ve;
"dalalette iken Allah size hidayet erdirmedi mi,
fakirken zengin etmedi mi,
aranızdaki düşmanlıkları kaldırıp, kalplerinizi ısındırmadı mı?"

yaaa böyle..
yetmez diyorsunuz. yani..
onca gayretin, koşturmanın davaya olan sadakatin
burda, dünyada da karşılığı olmalı.
ganimetler dağılırken kalbi ısındıranlara da vermek ne ola ki..

veya şöyle mi desek güncel olan;
ayak takımı, yolun sıkıntısını dahi bilmeyenler
liyakatsız ve vasıfsız olanlar (sanki kendileri liyakat  uzmanı)
her yerde koltukları doldurdu
cepleri para doldu
biz de isteriz.
biz de işte.. banane, banane..!


ey yolcu…

dava Allahın Davası. din de O'nun dini..
yılların emeğini atma ataşlara..
sahip olduğun dünyalıklarını
çoğaltma adına,
Allah için  yol'da döktüğün teri,
getirme ortaya..
umutsuzluk düşmesin dillerine, konuşma..
kötümserlik yola yılgınlık verir...

Ey yolcu
kalabalıklar, yığınlar işte,
sen onlardan değildin ki,

kimse yokken, var olan,
yalın ayak yokuşta arabayı iten sen var ya;
tebessüm et ve ge .. valla..
Unutma,
kamu’nun izbelerinde tuvaletten bozma mescid’lerde ‘’kıyama’’ durduğumuzda,
itilip kakılan bizdik
bin yıl sürecek denilen günlerde,

yakılması gereken  bayraklar yakardık meydanlar da...
devrim şarkıları söylerken dillerimiz,
valla gözümüz de yoktu ne mal ne mülk ne de makam işte..

Ey yolcu
Yüreğine düşeni dile düşürme..
"Şeytandandır" de ve geç..

Eyvallahsız bir ömrü
yol bil kendine.

sonra
"Allah hiç bir şeyi zayi etmeyendir..."
bilmez misin?

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş