1630’larda başlayan modernite’nin yeryüzü egemenliği tarihî bir dönemeçte …
Emperyalist demokratik devletlerin dünyaya söyleyecek sözleri kalmadı.
Seküler Batı medeniyetinin askerî ve ekonomik üstünlüğü, bütün dünyayı paranteze alan kültürel varlığı, içinde yaşayanların hissedemedikleri bir yavaşlıkla da olsa kara deliğine sürüklenmekte…
Her toplum/ümmet/devlet için bir ecel vardır. (Yunus Süresi , 49)
Anlamlı ölümler hayatımıza geri dönüyor.
Güzel ölümler hayatımızı renksiz kokusuz cansız görüntüsünden sıyırarak canlandırıyor.
Allah farklı bir tarihin eşiğine getiriyor dünyayı.
Allah ikiyüzlülüğü, yalanı, ihaneti sevmediğini önümüze bir kez daha seriyor.
Batı’nın ikiyüzlülük alanlarını daraltıyor.
Müslümanların meselelerini başkalarına havale etme hastalıklarının yolunu kesiyor.
İç ve dış gelişmelerle baş edemeyecek duruma gelecek Batı, duvara dayanacak.
Dünyaya söyleyecek sözü kalmadığı gibi nefesi de tükenecek.
Dünyaya “temel değerler” olarak sunduğu paradigmalarının puttan helvalar olduğunu saklayamayacak.
Dayandığı duvarın önünde yalanla örülü danslarını yapamayacak.
Yeryüzüne kan, zulüm ve gözyaşından başka bir şey getirmeyen Batı’nın Hz. Musa’ya Hz. İsa’ya ihanetinin hesabının sorulacağı günler gelecek.
Batı’nın kendini farklı gösterme ikiyüzlülüğünü elinden alacak.
Müslümanlar da dipsiz bir uçurumun kıyısına gelecek.
Avuntularını, pembe hayallerini, düşmanlarından medet ummalarını,
Allah’a (c.c.) ve kendilerine güven eksiklerini,
Hz. İsa’ya ihanet edenler gibi yaşayıp Müslümanım demelerini,
Meselelerini Allah’a savaş açanlara havale etmelerini,
Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya yar olmayanların kelime-kavram-düşünce- felsefe- ideolojilerinden devşirilmiş cümlelerle kendilerini ifade etmelerinin yalan, ikiyüzlülük ve zavallılık olduğunun açıklık ve kesinlikle ifade edileceği bir uçurumun kıyısına gelecek. Yaşadığımız ve yaşayacağımız günler kendimizi avutma zamanının geçtiğini gösterecek.
Büyük yüzleşme çağı bütün insanlığın önünde…
Beklenen Saat gelmeden önce Allah, merhameti ve adaleti ile insanlığı ikiyüzlülük, yalan ve ihanetin işe yaramayacağı noktaya götürüyor.
Hepimize kurtuluş fırsatı sunuyor.
Varlık mücadelesinin son kıyısında, Müslümanlar olarak kendimize gelmemiz için son dalgalar şoklar halinde hepimize vurmaya başlayacak.
”Kendi kaderimizi kendi elimize almak zorunda olduğumuzu” anlamamız için fazla zamanımız kalmayacak.
Yeniden tarih sahnesine çıkmaya karar verdiğimizde anlamını yitirmiş ölümlerimiz, güzel ölümlere dönüşecek.
Güzel ölümler güzel hayatlar bahşedecek hepimize.
Acılarımız çiçeklenecek, ölümler umut meyveleri verecek. İşte o zaman Allah galip gelmemizi murad edecek.
Allah (c.c.) unutmaz…
Allah’ın (c.c.) iradesi şaşmaz…
Çünkü Allah (c.c) güç ve iktidar günlerini insanlar/toplumlar/devletler arasında döndürür durur…
Çünkü Allah asla mağlup edilemez…
Abdulaziz Tantik ile Derkenar…
15.04.2024
Norveç:Filistin'i Tanımaya Hazırız
13.04.2024
Derviş Argun ile Derkenar..
20.03.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
Bir Şehide Şahitliğim MUSAB AYDIN 15.04.2024
Biz Şeriatçilar CAVİT OKUR 15.04.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
EBU HAMİD EL- GAZALİ- 2 HASAN KANAT 19.03.2024