metrika yandex
  • $32.55
  • 35.08
  • GA17940

Kılıçdaroğlu Neden Yürüdü ?

NURULLAH D. SARIHAN
13.07.2017

Chp genel başkanı  Kılıçtaroğlu, 24 gün süren yürüyüşünü tamamlayarak Başkent’e dönüş yaptı. Adı adalet yürüyüşü idi.

 

Adalet kavramıyla ilgili yazı yazma noktasında kendimi yetkin biri olarak görmüyorum. Sadece düşüncelerimi ifade etmek için birkaç cümle ile bu yürüyüşü anlatmaya çalışacağım.

TDK sözlüğünde adalet’in kelime anlamı: “hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme” şeklinde tarif edilmiştir. Eğer bu tarif üzerinde mutabık kalınırsa, devamında gelecek soru da şudur:

 

-Bu hak ve hukuk neye veya kime göre belirlenir?

 

Chp genel başkanı adalet istiyor da başkaları adalet karşıtı mı?

 

Elbette hayır..  Her düşüncenin, her ideolojinin ve her inancın sahipleri adaletten yanadır ve adaletin gerçekleşmesini istemektedir.

 

Bunun sağlanabilmesi için kanunlar yapılır, yönetmelikler çıkartılır.

 

Zaman zaman ülkemizde adaletsizlikler –kanunları hiçe sayma, hukuku rafa kaldırma şeklinde- yaşanmış, adaletin tesisi için de değişik eylemler yapılmıştır.

 

İslami camiada,  bu konular gündeme geldiğinde ilk akla gelen 28 Şubat’ın sinsi, gaddar, baskıcı ve despot uygulamalara bir infaal olarak kendini gösteren “el ele tutuşma eylemi” gelmektedir ki; gerçekten sivil direnişin bir sembolüdür o eylem. Başlaması da bitirilmesi de bir siyasi hareketin değil, birilerinin zorlaması ile değil, bizzat sivil inisiyatifin eseridir. Bu açıdan takdire şayan bir eylemdir.

 

Chp genel başkanının yaptığı, eylemsellik de takdire şayan bir girişimdir, küçümsenmemelidir.

 

Bu eylem aklını kim verdi ise -ki bu toprakların insanı olmadığı kesin- özellikle 15 Temmuz gaddarlığı sonucunda 20 Temmuz’da ilan edilen Ohal kararıyla haksız denebilecek bazı uygulamalar sonucu mağdur duruma düşen insanları, değişik ideoloji ve düşünce mensuplarını da yanına almasına sebep oldu.

 

Hatta fetö üyeliğinden ve darbeye katıldığından dolayı, Kılıçdaroğlu’nun ifadesi ile “harp okulunda gözaltına alınmış bir evladın babası…”  da bu eylemde yer aldı. (yani halkın üzerine silahlarını çevirmiş olmakla suçlanan birinin babası). Pkk’nın siyasi kolu ile diğer sol örgütlerin yandaşları da zaman zaman yürüyüş kortejine katıldı.

 

Kısaca ne kadar ve hangi sebeple olursa olsun Tayyip Erdoğan karşıtı ve düşmanı her çevre bu yürüyüşte kendisine yer buldu. Kılıçdaroğlu’nun bu yürüyüşü için bizim mahallenin insanları yani bizler, 68 yaşında bir genel başkanın bu yürüyüşü tamamlayamayacağını, sağlık nedeni ile yarım bırakacağını dillendirdik, biraz da bu arzu edildi ama, övgüyü hak eden bir şekilde tamamlayarak Başkent’e döndü 24. gün İstanbul’da gerçekleştirdiği miting sonrası.

 

Kılıçdaroğlu bu yürüyüşe başlama sebebi olarak partisinin milletvekiline verilen hapis cezasını adalete ve hukuka aykırı bulması oluşturdu veya öyle adlandırdı.

 

Partisinin geçmişine baktığımızda, kuruluşundan beri icraatlarıyla kimlere haksızlıklar yapılmış, hukuksuzluklar yapılmış ve neticede faili meçhuller, idamlar hatta ihtilaller yapılmış; saymakla bitmez. Hâla kanunla koruma altına alınmış, kurtarıcı olarak zihinlere kazınmaya çalışılan, kabri modern “yatır” yapılmış ve belirli zamanlarda koca koca adamların ziyaretinin de mecbur hale getirildiği bir ikonun ilkelerine aykırı olabileceği zannı ile hareket edilerek işlenmiş ve saymakla bitmeyen hukuksuzluklar hiç konuşulmamıştır.

 

Öncelikle adalet isteyen dürüst bir kimse, evvela kendi düşünce sisteminin geçmişinde yapılan zulüm, haksızlık ve hukuksuzluklardan dolayı özür diler, geçmişini insanlık ve adalet adına reddeder, yeni bir sahife açarsa -velev ki yanlış adım da olsa- bu adalet talebi ciddiye alınır. Ama bir vekilinin hapsedilmesini fırsata çevirmek, partisindeki karşıtlarını susturmak, referandumun hayırcılarını uhdesinde toplayarak Tayyip Erdoğan’ı hedef tahtasına oturtmak, sanırım adalet söylemiyle bel altına vurmaktır. İnandırıcılığını kaybetmektir.

 

Geçtiğimiz gün Facebook adresimde, TF –alıntı- şeklinde paylaşılan bir yazı yapılan bu yürüyüşün nedenlerini net olarak anlatmaktadır. Kısaca t.f. şunları söylemektedir: “…Perinçek Örgütü Kılıçdaroğlu’nu devirerek Chp’yi ele geçirmek istiyordu. Muhalif Chp’liler ve Perinçek’in örgütü gizli görüşmelerle anlaşmıştı… Metin Feyzioğlu bu işin merkezindeki koordinatörlerden biriydi. Bu planı duyan Kılıçdaroğlu mükemmel bir zamanlama ile adalet yürüyüşünü başlattı ve Chp tabanında kendisini GANDİ’lik makamına yükseltti… böylece kendi liderliğini korumaya almış oldu…”

 

Yani Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü gayri ahlaki zeminde başlamış menfeatçi bir yürüyüştür ve katılımcıları da aldatılmış yığınlardır.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş