metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Kayıp Çocuklar..

Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM
27.08.2017

Yazının başlığına bakıp, ailelerinden ayrı kalan ve bulunamayan çocuklar aklınıza gelebilir ama benim dikkat çekmek istediğim, kaybedip de bulamadığımız başka çocuklar var.

 

Hani mahalle aralarında oyun oynarlardı o çocuklar ve oyunlara hiç doymazlardı, ama akşam ezanı o çocuklar için eve dön mesajıydı ve hemen hepsi ikinci bir uyarıya gerek kalmadan eve dönerlerdi. O çocuklar oyun oynardı hem de gerçek oyun. Üstelik oynadıkları o oyunların hiçbiri tek başına oynanmazdı.

 

O kayıp çocukların oynadıkları gerçek oyunları hatırlıyor musunuz?

 

Ben size bir kaçını hatırlatayım.

 

Biz şelloşet derdik, sulu değnek ya da çelik çomak da diyenler vardı ama ismi çok önemli değil.. Biri uzun biri kısa iki sopa ile oynanırdı.

 

İki tahta parçası saatlerce çocukları eğlendirebiliyordu. Şimdi iki tahta parçası ile eğlenebilen kaç tane çocuk tanıyorsunuz? Sonra çivi oynardık, sonbahar ve ilkbaharda, yağmurun toprağı yumuşattığı mevsimlerde. Yalnızca bir tane çivi yeterliydi oyun oynamamız için, o çivi sıra ile dönerdi ellerde ve büyük bir ustalıkla toprağa saplanırdı. Gazoz kapaklarımız vardı, “ellik” dediğimiz taşlarla oynanan. Gazoz kapaklarını sokağa sıra ile dizer sonra yerde iyi kayabilmesi için yuvarlak ve yassı olmasına özen gösterdiğimiz elliklerle o gazoz kapaklarına vurmaya çalışırdık. Şimdi çöp olan o kapaklar, o kayıp çocuklar için hazineydi, nerde bulunsa hemen alınıp cebe atılırdı. Biz bilye derdik ama genelde misket olarak bilinirdi o küçük, renkli cam toplar. Ne kadar eğlendirirdi bizi, ama bilye/misket biraz masraflıydı çünkü kayıp çocukların harcayabilecek paraları pek fazla olmazdı. Bunun yanında daha ucuz oyunlarda vardı. Kibrit kaplarından oyun oynanırdı, hem de ne oyunlar, yeter ki oynamak isteyin. Tebeşirle yere çizilen çizgilerle oynan üç taş, ya da hiçbir araca gerek kalmadan oynanan diğer oyunlar. Daha ne oyunlar vardı iplerle, toplarla oynanan. Üstelik bu oyunlar çocukların el-göz koordinasyonundan, dil gelişimine, temel matematik becerilerinden sosyal ve duygusal gelişime kadar onların gelişimini hemen her alanda desteklerdi.

 

Bu kadar oyun oynayan çocukların yemek molası ise dünyanın en lezzetli yiyeceklerinden biriydi, “Salça ekmek”. Duruma göre yarım ya da bir ekmeğe sürülmüş salça, başka bir şey yok. Arkadaşla paylaşması da kolay olurdu, bölerdin ekmeği, tamam. Şimdi o salçaların bin bir türü çıktı ama salça ekmeğin lezzeti de kaybolmuştu, onu yiyen çocuklar gibi.

 

O kayıp çocuklar bayramda şeker toplardı, topladıkları şekeri bayram sonrası haftalarca yerlerdi. Dünyanın en güzel tatlılarından daha lezzetli olurdu, çünkü kendi emekleri vardı işin içinde. O şekerlerin renkli naylon kapları biriktirilir, sonra taşla vurularak bir birine eklenirdi. Unutanlara hatırlatayım o naylon ambalajları uçları üst üste gelecek şekilde koyup taşla vurduğunuz zaman bir birine yapışıyorlar. Metrelerce uzunluğunda naylon şeritler yapılırdı. Kandil günlerini en iyi o çocuklar bilirdi, çünkü o gün büyükler o çocuklar için neler neler ikram ederlerdi. Okulda haftalık satılan dergiyi birbirleriyle paylaşır, derslerini yapmadan sokağa çıkmazlardı. İyi ya da kötü mutlaka ders yapılırdı çünkü ödevi yapmamak öğretmene saygısızlıktı o çocuklar için.

 

Geçen yıllar içinde o çocukları bir bir kaybettik. Ne o çocuklar kaldı ne de oynadıkları oyunlar. Şimdi anne-babalar şikayet ediyor çocuklarından; sosyal değiller, iletişimleri yok, içe kapanık vs. diye. O kayıp çocukların böyle dertleri olmazdı. Onlar ailelerin imkanlarına ve imkansızlıklarına ortaktı. Geçen bir psikolog ifade etti “şimdi çocuklarımızı sadece yaşamımızın konforuna ortak ediyoruz” diye. Çok güzel bir ifade. Unutmayın sadece konfora ortak olan, zoru görünce sizi terk eder.

 

Gelin bu bayram o kayıp çocukları arayalım, üstleri biraz kirli ama ruhları tertemiz, paylaşmayı, yardımlaşmayı, dostluğu, arkadaşlığı bilen çocukları. Bulunca o çocukları benim yerime de sarılın, koklayın, üstlerinin kiri size de bulaşsın umursamayın. Sorun, salça ekmekleri varsa bir parça yiyin. İyi bakın o çocuklara artık kayboldular, bulamıyoruz onları. Kim kaybetti diye suçu teknolojiye, modernizme, konfora falan atmayın biz kaybettik o çocukları.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş