metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

DEİZM DEĞİL HEDONİZM YAYILIYOR

Prof. Dr. ENVER ARPA
14.04.2018

Son günlerde “Deizm yayılıyor” diye bir yaygaradır kopmuş gidiyor. Kimisi gerçekten endişe duyduğu için, kimisi entelektüel bir tatmin için, kimisi ise hedefe koyduğu bir yerlerin aleyhine bir algı oluşturmak için bu tartışmalara girmiş bulunuyor. Yaşanan tartışmalarda en dramatik tutum ise maalesef muhafazakâr kesimlerde yaşanmaktadır. Dini düşünce ve gruplar yaşandığı iddia edilen bu kaymayı kendi düşüncelerinin ihmal edilmesi ve karşıt görüşlerin öne çıkarılmasına bağlamakta tereddüt etmemektedirler. Kendi düşünceleri ihmal edildiği için Deizm’in rağbet gördüğünü söylemektedirler. Sosyal medya mecraları bunun yüzlerce örneğiyle doludur. Kimisi bunun sebebini İmam Hatip liselerinde ve İlahiyat fakültelerinde verilen eğitime bağlarken, kimisi de aksine İmam Hatiplerin ve İlahiyatların ihmal edilmesinden dolayı bu durumun yaşanmaya başladığını iddia etmektedir.

 

Kimisi hadislerin inkar edilmesinden dolayı, kimisi ise zayıf rivayetlerin de hadis olarak değerlendirilmesinden dolayı bu rağbetin arttığını söylemektedir. Hatta bazıları bunu ehli sünnetten uzaklaşmaya, bazıları ise katı bir ehli sünnetin dayatılmasına bağlamaktadırlar.

 

Sebebi ne olursa olsun bu tartışmaların sağlam bir zeminde yürütülmediği aşikardır. Bir üniversite hocasının bir grup öğrenciden hatta grubun içinden bazı öğrencilerden edindiği bir izlenimi sosyal medyada paylaşması ateşe dökülen benzin etkisi yaratmış ve çıkan tartışmalarla olay geniş bir alana taşınmıştır. Yaşanmakta olan tartışmaların nerede duracağı bilinmemekle birlikte şimdiden büyük bir tahribata neden olduğu aşikardır.

 

Kanaatime göre bu tartışmanın bu denli rağbet görmesi ve bu genişlikte bir tartışmaya yol açması bir yönden Deizm kelimesinin agnostliğinden, öbür taraftan deizmin felsefi zemininin günümüzdeki gençliğin bir kısmının yaşam tarzıyla önemli oranda örtüşmesinden kaynaklanıyor. Uzun yılların anti maneviyat politikalarının manevi değerlerde yarattığı tahribat en çok gençlik üzerinde hissedilmektedir. Gençliğin bir bölümü değer tanımaz bir tutum içerisinde yaşam sürmeyi tercih etmektedir. Dolayısıyla bu yargının haklılık payı yüksektir. Ancak meseleye konulan teşhis yanlıştır ve birilerine yüce dinimize saldırmak, İslami camiayı karalamak için altın tabak içerisinde fırsatlar sunmaktadır. Ortaya çıkan zihinsel bulanıklığı bir fırsat bilerek bunu kendi emellerine alet edenleri anlamakta fazla zorluk bulunmamaktadır. Ancak samimiyetinden ve iyi niyetlerinden şüphe duyulmayan kimi kesimlerin bu tartışmaların ne yöne saptırıldığını hala görememeleri hayreti muciptir.

 

Ne oldu da bu Deizm denilen şey birden bire bu kadar parlayıverdi ve ümmetin gençlerini avucunun içine alıverdi(!) Zor dönemlerinde bile dini değerlerinden ödün vermeyen bu gençlik nasıl birden bire bu ne olduğunu bile bilmediği deizme bu derece kayıverdi. Bu gençler birden Hz. Peygamber’den nasıl bu kadar uzaklaşabildi. Nasıl oldu da bir anda peygamber’siz ve Allah’ı işlevsiz olan bir dini anlayışa yöneldi(!)

 

 

Bu tartışmayı başlatanlar iyi niyetle bunu başlatmış olsalar da bazı kesimler ortaya çıkan durumu İslam hakkında olumsuz bir algıya dönüştürmek için olabildiğince manipüle etmeye başladılar. Bu tartışmaları, İslam’ın insanlığa tutunacak bir dal sunamadığını ispat etmekte(!) kullanmak istiyorlar. Kini ve nefreti ün salmış bir köşe yazarının şu ifadeleri ne demek istediğimizi açıkça ortaya koymaktadır: “Cahil cühela yobazlara bakıp bunlar Müslümansa ben değilim diyen gençlerin sayısı hızla artıyor. Toplumu imamlaştırma dayatması yüzünden, tam tersine, dinden soğuyanlar çoğalıyor. Hatta İmam Hatip öğrencileri arasında bile “deizm”in yayıldığı saptanıyor.” Bu iddianın koca bir yalan olduğu şüphesizdir. Ne İmam Hatip gençliğinde ne de diğer gençlikte yüce dinimizi eksik veya yanlış bulduğu için deizme bir kayma sözkonusudur. Aksine bu toplum, geçmiş dönemlerde uygulamaya konulan ve etkisi hala devam eden toplum mühendislikleriyle oluşturulan ve manevi değerleri gözardı eden bir ortama mahkum edilmiştir. Gençlik, din adına ortaya sürülen mühendislik ürünü müzeyyef dini anlayışlarla buhranlı bir ortama sürüklenmiş ve dine duyduğu güveni zedelenmiştir. Şimdi yapılan yeni düzenlemelerle bu buhranlı dönem atlatılmaya çalışılmaktadır.

 

Dini gruplar veya kişiler arasında yaşanmakta olan bu tartışmaların gerçekçi veya isabetli olduğunu düşünmek için de geçerli bir neden görülmemektedir. İleri sürülen fikirler, araştırmalardan elde edilmiş istatistiki bilgilerden ziyade masa başında üretilen subjektif değerlendirmelerden ibarettir. Bazı gençlerin yaşamakta olduğu ne kadar buhranlı davranış varsa hepsi “Deizme kayma” başlığı altında işlenmektedir. Bir kısım gençlerin buhranlı bir tarz içerisinde bulundukları kısmen doğrudur, ancak bunun deizme kaymakla bir alakası bulunmamaktadır. Tartışmaların başladığı ilk günden beri etrafımı gözlemlemeye, konuşabildiğim gençlere sorular sorarak durumu test etmeye çalışıyorum. Sorgulamalarımda bu iddiayı doğrulayan bir örnekle karşılaşmadığımı ifade etmem gerekiyor. Hatta bazı gençler “o da ne demek” şeklinde tepkiler veriyorlar. Eminim ki kaydıkları iddia edilen gençler üzerinde yapılacak bir araştırma, Deizm kavramının manasının dahi gençler arasında büyük oranda bilinmediğini ortaya koyacaktır. Ancak bu tartışmayı iyi niyetle sürdürenlerin tamamen haksız olduklarını söylemek de isabetli olmaz. Zira günümüz gençliğinin bir bölümünün ortaya koyduğu tutum ve davranışlarla Deizmi çağrıştıran bir tutum içerisinde bulundukları da açıktır. Ancak bu tutum, felsefi anlamda bir düşünceye kaymak değil nefsinin peşinde koşmak olarak tanımlayabileceğimiz Hedonizme kayış olarak isimlendirilebilir. Asıl sorun kanaatimce burada yatmaktadır.

 

Heva ve heveslerinin peşinde koşmayı bir maharet olarak gören anlayış, çocuklarımız arasında maalesef hızla yayılmaktadır. Gençlik büyük oranda herhangi bir ideolojiden yoksun olarak yetişmektedir. İdeolojisi zayıf toplumlar ise hedonizmi sıradanlaştırırlar. Hayatı anlamlı kılan ve insanın yaşamını yönlendiren manevi değerlerin yokluğu insanı sıradan bir varlığa dönüştürerek hevasının peşinde koşturur. Kitle iletişim araçları, yazılı ve görsel medya, sosyal medya vb. çağımızın modern iletişim araçları gençleri bir yarış atına çevirerek nefislerinin peşinde koşturmaktadır.

 

Çağımızda dünyanın geçirdiği toplumsal değişimin en önemli etkisi geleneksel yaşam tarzından, modern yaşam biçimine geçişte görülmektedir. Bu geçişin yarattığı sorunlar, günümüz toplumunun en önemli sorunlarıdır. Modern bilincin yükselmesiyle birlikte tüketim kültürü insanları tüm yönleriyle bir kuşatma altına almaya başlamıştır. Tüketim kültürünün bir metaya dönüştürdüğü hayatın içinde din ve geleneksel değerler de bir dönüşüm sürecine tabi olmuştur. Bunun tabii bir sonucu olarak Türk toplumu da din ile modernite arasında bocalamaya başlamıştır. Modernite ve pozitivizmin tasallutuna maruz kalan insan zihni dini yönden de bir dönüşüme uğramıştır. Yani sorun aslında sadece gençlik sorunu değil tüm bir toplumun sorunu olarak karşımızda durmaktadır. Ancak toplumun diğer kesimleri bu dönüşümü gençler kadar radikal bir tarzda ızhar etmediklerinden sorun sadece gençlik düzeyinde bir sorun olarak algılanıyor.

 

Genelde semavi dinler özelde İslam dini temel olarak insanın gayrı meşru heva ve heveslerine ket vurarak, onu manevi değerlerle donatıp erdemli bir toplum oluşturmayı hedeflemişlerdir. Bu yüce hedefi gerçekleştirmek dini ve ahlaki değerlerin toplumda daima canlı tutulmasıyla ancak mümkün olur. Bugün yüzyüze bulunduğumuz bu sorun bir inanç sorunundan ziyade ahlaki bir sorundur. Bunun çaresi de felsefi düzeyde yapılacak tartışmalar değil, ahlaki temellere dayalı bir tutumun yeniden hakim kılınmasıdır. Dolayısıyla ilim adamlarının, toplum önderlerinin yapacağı şey meseleyi televizyon ekranlarında felsefi bir düzeyde tartışmaktan ziyade dini değerlerden uzaklaşmaya yüz tutan gençliğimizin din ve ahlakla bağlarını yeniden güçlü kılmak için çaba sarf etmektir. Okullarımızda, üniversitelerimizde ve her ortamdaki eğitimlerde, dini nasihatlerde gençliği ahlaklı olmaya yönlendirmek, onlara bilinç kazandırarak bir ideoloji sahibi olmalarını sağlamak, heva ve heveslerinin peşinde koşan sıradan bir insan olmaktan uzak tutacak bilgiler vermek gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş