metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

ŞEHİTLERİMİZ VAR

DERVİŞ ARGUN
17.02.2020

 

ABD'nin Suriye özel temsilcisi Jeffrey, Suriye rejimi tarafından yapılan saldırıda şehit olan askerlerimizi kastederek "Sahada şehitlerimiz var" dedi. Bir kez daha anladım ki Amerika, boşuna Amerika değil. Kurtla yiyip, çobanla ağlayamıyorsanız ABD olamazsınız. Aynı Amerika, Afrin'in temizlenmesi sırasında verilen 54 şehit için ağzını açmamış ve hatta Türkiye Afrin'de başarılı olamasın diye PYD'ye binlerce tır silah yardımı bile yapmıştı. Şimdi gelmiş, şehitlerimiz var diyor. Öyle ki yüzünü de utanmadan sözün içeriğine uygun bir kılığa sokuyor.

Pentagon'un 2021 yılı mali destek bütçesinde PKK/PYD için teklif edilen 200 milyon USD gerçeğiyle, şehit kavramı birlikte düşünüldüğünde aslında çizilen portrenin neye tekabül ettiğini anlamak çok da zor olmuyor. 200 Milyon USD, hiç şüphesiz ilan edilen resmi rakam. İlan edilmeyen ve kimi körfez ülkelerine verilen talimatla yapılan yardımların boyutları, akla zarar rakamlara ulaşmış durumda. Sanki 40 yıldır PKK'yla mücadele eden biz değilmişiz, bu süre içinde asker, polis, sivil on binlerce insanımız ölmemiş ve ABD de PKK/PYD'nin en esaslı hamisi değilmiş gibi, Suriye iç savaşında tutum değiştiren Türkiye'ye, şehitlerimiz var diyerek kur yapmaya çalışıyor. Bu da bir şey. Eskiden bunu bile demiyorlardı.

Suriye iç savaşının bizim için 15 Temmuz 2016 tarihinde kulvar değiştirdiği kesin. Bu kulvarın ara ara paralel kimi yollara kaydığı, ama güzergahın değişmediği anlaşılıyor. Suriye'deki kargaşanın ve Trump'ın yüzyıllık plan diye dayattığı tek taraflı dayatmanın birbirini besleyen süreçler olduğu artık kaçınılmaz bir gerçek. Arap Baharı diye isimlendirilen ve Suriye iç savaşıyla dramatik bir hal alan bu kaos, İsrail'in önünü açmış, direnişin belini kırmış gözüküyor. Bunu ben değil, direnişin en önemli unsuru olan HAMAS söylüyor. Kadir olan Allah başka kapılar açar gerçeği, bahsi değer olmakla birlikte İsrail'in bu yayılmacı ve işgalci tutumuna karşı olduğu iddiasındaki devlet ve toplumların yeniden bir durum değerlendirmesine muhtaç olduğu muhakkak. ABD, yine ve yeniden çayın taşıyla çayın kuşunu vurdu.

Biz ne mi yapıyoruz? Birbirimizi yemeye devam ediyoruz. Evet şehitlerimiz var. Hem de oldukça fazla. Bir milyon mazlum insan, bu iç savaşta katledildi. Herkes sonuca doğru yaklaşan Suriye iç savaşında kendisinin tahkim ettiği kesimin ve tutumun haklılığını kanıtlayacak deliller peşinde. 2011 yılında televizyonlara çıkıp cihad naraları atanlar da, iç savaş çıksın diye toplumları tahrik edenler de şimdilerde ya ortada yoklar ya da yakaladıkları delil kırıntılarıyla bak biz demiştik haklı çıktık çabası içindeler. Soğuktan donarak öldüğü için gözünü bile kapatamayan Suriyeli İman Ahmed leyla, onların ne kadar umurunda bilmiyorum. Olsa olsa haklılıklarını ispat eden bir malzeme o kadar. Bunca acı yaşandıktan, milyonlarca insan yerlerinden edildikten ve yüz binlerce insan katledildikten sonra canı çıksın sizin haklılığınızın.

Suriye, rejim ve ona destek veren Rusya, İran güçlerince yerle bir edildi. Onlarca yıl kendine gelemeyeceği bir hasar aldı. Vuranlar, vurulanlar, alkış tutanlar ve seyredenler hiç şüphesiz hesapta karşı karşıya gelecekler. Bu kaostan, ne halkını vuran zalim Esed, ne de üç beş onursuz tarafından yıkılan Ömer b. Abdülaziz kabri üzerinden haklılık üretmeye çalışanlar, yakalarını kurtaramayacaklar. O mezarın yüzyıllardır orada olduğunu ve bu rejime rağmen de bu günlere kadar sağ salim geldiğini unutuyorlar. Dahası unutmuyorlar, işlerine öyle geliyor.

Kaos ve iç savaş. Haklılık ya da zafer değil, zulüm üretir. Zulümden de mazlumlar etkilenir. Direnemeyecek kadar aciz, kaçamayacak kadar zayıf ve çaresiz olanlar. Zalimlerle bir olup zulmü tahrik edenlerle, mazlumların arkasına saklanıp mücadele ettiklerini iddia edenler aynı tezgahın malı, aynı toprağın mahsulüdür. Birisi öldürerek zulmünü alenileştirirken, öbürü öldürülenin arkasına saklanarak hatasını gizlemeye çalışır. Otuz yıl savaşlarında muhteviyatını bile doğru dürüst bilmedikleri "yeni ahit" uğruna can veren sekiz milyon insan gibi, biz de içeriğine dahi vakıf olamadığımız olaylarda milyonlarca insanımızı kaybediyoruz.

Büyük Şehit Hasan El Benna boşuna "dahilde savaş yoktur" dememiş. Çünkü onun adı savaş değil, iç savaştır da ondan. Ne fark mı var? Küresel cani Trump tarafından sözde yüzyıllık barış planı boşuna ilan edilmedi değil mi?

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş