metrika yandex
  • $32.68
  • 35.21
  • GA17940

Diş kirası

AHMET GÜRBÜZ
03.06.2017

Mah ı gufran, şehr i siyam Ramazan

 

Rahmet yağmurlarıyla gönülleri yıkayan

 

Allah aşkının hararetiyle günahları yakan

 

Cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı

 

Cehennem kapılarının kapatıldığı

 

Büyük şeytanın zincire vurulduğu

 

Rahmet i Rahmanın cuşa geldiği

 

Meleklerin oruçlulara dua ettiği ve Allah (cc)nun onlarla övündüğü

 

Takvimlerin en şerefli ayı Ramazan.

 

Hamdolsun kavuşturana, müjdeler kavuşanlara, kadrini bilenlere.

 

Aslı Arapça olan Ramazan kelimesi yanmak ve yağmur manalarına gelmektedir.

 

Hicri takvimde dokuzuncu sıradadır. Mübarek üç aylarının sonuncusudur.

 

Buluğa ermiş, reşid, kadın erkek her Müslümana dünyanın neresinde olursa olsun bu ayda oruç tutmak farz ı ayndır.

 

Takva Ayı Ramazan

 

“Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere yazıldığı gibi, sizin üzerinize de oruç tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede takvâya erersiniz.”(Bakara 183)

 

Oruçla takva arasında esrarlı bir ilişki var. Takvanın şifreleri adeta oruçta gizlenmiştir. Haddi zatında ramazan ayı toplumsal bir takva eğitim kampıdır.

 

Düşünsenize herkesin aynı anda gecenin ortasında kalkıp sahur yaptığını, aynı anda iftar ettiğini. Camilerden taşan teravihler, her mescitte, her apartmanda indirilen sayısız mukabeleler.

 

İftar ziyafetleri, sadaka i fıtırlar, zekatlar

 

Ramazan umreleri, itikaflar

 

Evet bütün bunlar takvaya ermek için, muttaki olmak için.

 

Peki ya takva ne için

 

“…Hiç şüphesiz ki sizin Allah yanında en şerefliniz, en takvalınızdır…”(Hucurat 13)

 

Takva mı; her işde yalnız onun rızasını aramak.

 

Onun emirlerini Resulünün sünnetiyle yaşamak.

 

Ondan severek çekinmek.

 

Rahim rabbimiz oruçlunun ecrini yalnız kendi vereceğini beyan buyurmaktadır. Tabi orucunda diğer ibadetlerde de olduğu gibi yalnız onun için olması şartıyla.

 

“(Habibim) De ki: Benim namazım, (diğer bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En’am 162)

 

Hidayet Furkan Kur’an Ayı Ramazan

 

“Kur’an; Ramazan ayında, insanlara hidayet rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu aya erişirse orucunu tutsun, kim de hasta veya seferde (olup da yer) ise, tutmadığı günler sayısınca başka günlerde (orucunu kazâ etsin). Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da, o sayıyı tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki (düşünür de) şükredersiniz.” (Bakara Suresi 185)

 

Oysa o kadar çok şey var ki şükretmemiz için

 

Şu ramazanın toplumsal hayatımıza, ruhsal arınmamıza, bedenen temizlenmemize ve ekonomik olarak dengelenmemize sağlamış olduğu katkılar bile yeterli on bir ay şükretmemize.

 

Ramazan ve oruçla ilgili ayetlerin hemen peşinden gelen şu ayet i kerime şayanı dikkattir.

 

“(Resulüm!) Kullarım sana beni soracak olurlarsa (bilsinler ki) ben, şüphesiz onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasına icabet eder (kabul eder)im. O halde onlar da benim davetimi kabul edip, bana iman(da sebat) etsinler. Tâ ki bu sayede doğru yola (kurtuluşa) ulaşmış olsunlar.(Bakara 186)

 

Kainatın ümidi, Rahmanın sevgilisi efendimiz (sav)in dilinde şu iki müjdeyi de arz etmek isterim.

 

“Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.” (Buhari, Savm, 2)

 

“Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.(Tirmizi, Savm 82)

 

Gelelim başlığa

 

Ramazan ı şerif Osmanlı coğrafyasında bir ay boyunca bayram gibi karşılanır ve uğurlanırdı.

 

Sarayların, konakların kapıları zengin fakir herkese açılırdı. İftara teşrif eden misafirlere de durumuna göre hediyeler takdim edilirdi.

 

Misafirler iftarını yapıp teraviye gitmek üzereyken hane sahibi tarafından kadife keseler içerisinde gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, oltu taşlı ağızlıklar, gümüş yüzükler, gümüş akçe veya altın paralar bir kadife kese içerisinde diş kirası olarak verilirdi.

 

Çoğu zaman sadakalar da diş kirası adıyla verilmiştir ki, hiçbir fakirin onuru zedelenmesin diye.

 

Misafirine diş kirası verecek kadar ruhunu inceltmiş bir milletin evladları;

 

Hepinize hayırlı Ramazanlar….

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Ahmed Semih | 05.06.2017 17:19
Yazılarınızdan istifade ediyoruz. Kaleminin gücü ve yazılarının tesiri daim olsun kıymetli kardeşim.
Metin Timur | 05.06.2017 14:08
Allah razı olsun hocam