İnşirah; ferahlık, gönül açıklığı, iç huzuru, göğsün genişlemesi manalarına gelmektedir.
Aynı zamanda Mekke döneminde indirilen sekiz âyetlik ‘elem neşrah’ diye başlayan surenin adıdır ve büyük müjdelerle doludur.
Bazı âlimler onu Duha suresinin devamı görüp, namazda tek rekâtta araya besmele koymadan peş peşe okumuşlardır. Her ikisi de Müslümanlar üzerinde baskının, tecridin, ambargonun ve zulmün had safhaya ulaştığı, kesafetli günlerde artarda inmişti. Özellikle Duha suresi müşriklerin ‘Rabbi Muhammedi unuttu’ yaygaralarına sebep olacak, vahiyde ‘fetret’ denebilecek uzun bir aranın ardından beşaretle inmişti.
İnşirah’ ta Rahman ve Rahîm Rabbim peygamberine; “senin göğsünü açıp genişletmedik mi, gönlüne ferahlık verip, sırtındaki ağır yükü hafifletmedik mi, senin şanını ismimle beraber zikredip, yüceltmedik mi” buyuruyor.
Yani seni müşriklere karşı yalnız ve yardımsız bırakacak değildik, seninle beraber mustazaf, azınlık, fakir müminleri müjdesiz, ümitsiz, sahipsiz bırakamazdık diyor.
“Elbette her zorluğun yanında, kesinkes her zorluğun yanında kolaylıklar vardır. O halde yılma, bir işi bitirdiğinde yeni bir işe, bir ibadetten başka bir ibadete koyul ve ancak Rabbi Rahimine rağbet et.”
Ülkemiz de maalesef kesafetli, sıkıntılı, buhranlı günler geçiriyor. Bir yandan depremler, bir yandan kapımıza dayanan Korona Virüsü, diğer yanda Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de devletimizi kuşatmak isteyen habis ruhlu haçlı bozuntuları. Bunlar yetmiyormuş gibi, birde bunları ve bazı sosyoekonomik sorunları diline dolayarak darbe çığırtkanlığı yapan kaos simsarları var.
İnşallah duhulüyle müşerref olduğumuz bu üç ayları, memleketin ve Müslümanların üzerindeki kara bulutların dağılmasına, milletin sinesinde bir inşiraha vesile olur. Mutlaka madde planında alınması gereken tedbirler alınmalıdır, alınmaktadır da. Bununla beraber içinde bulunduğumuz manevi atmosferi de bir fırsat bilip, millet olarak kenetlenmeye, Allah’ın nusret ve yardımını celbetmeye, dua silahını kuşanmaya yönelmeliyiz.
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (O’nun dininin yayılmasına ve hayata geçmesine) yardım ederseniz, (O da) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit/sağlam tutar (güç ve sebat verir).” (Muhammed Suresi 7)
Bugün 1441 Receb ayına girmiş bulunuyoruz. Recep Eşhur u Hurum, dört haram aydan biri, Hicri takvimin yedincisidir. Yani onda savaşmak, kan dökmek, cana kıymak haramdır. Onun kıymeti Kuran ve Sünnetle sabittir.
Peygamber efendimiz (sav) Receb, Şaban ve Ramazandan müteşekkil “üç aylara” ayrı bir önem arz ederdi. Onda duaları, ibadetleri, oruç ve sadakları artırırdı. Onu ‘bin aydan daha hayırlı’ Ramazan ayının habercisi ve hazırlayıcısı gibi görürdü. Üç aylarına girdiğinde en çok şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır” (Ahmed bin Hanbel, Müsned)
Efendimizin bu ayların isimlerini zikrederek dua etmesi ve bu duada “mübarek kıl’ demesi şayan ı dikkattir. Bu müstesna aylar vesilesiyle bizi sana yakınlaştır, ibadetimizi, zikrimizi, irfanımızı artır, rahmetine kavuştur, böylelikle bizi mübarek kıl, Ramazana ulaştığımızda da o büyük arınmaya, mağfirete ermeye layık eyle demektedir.
Receb ayının muştularından biri Regaib Kandilidir. Sözlükte “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki ragibenin çoğulu olan regaib kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel”, özellikle Mâlikî fıkıh kaynaklarında sünnetin mukabili olarak “müstehap, nafile ibadet” manalarında kullanılmaktadır.
Bu ayın ilk perşembesini cumaya bağlayan geceyi Müslümanlar, hakkındaki müjdelere binaen yüz yıllardır kandili olarak kutlamaktadırlar. Gündüzleri oruçlar tutup, akşamları camileri doldurup, hediyeleşerek, ikramlar ederek, büyük bir buluşmaya, muhabbete, kaynaşmaya vesile yapmaktadırlar. Bu geceyi hatimlerle, namazlarla, dua ve zikirlerle ihya etmektedirler.
Her haberi değerlendirip, her bilgiye itibar edip, dinini güzelleştirmek için, ahlakını yüceltmek için, kardeşliği pekiştirmek için kullanan Müslümanlara ne mutlu.
“Bülbül ne yatarsın yaz bahar oldu
Çağrışıp ötmenin zamanı geldi.” Gevheri
*Bu sûre nâzil olunca Resûlullah (s.a.s.), her zorluğun yanında mutlaka bir kolaylığın da bulunacağının iki kez zikredilmesinden hareketle, mü’minlere: “Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir zorluk iki kolaylığa asla galip gelemez!” buyurmuştur. (Muvatta, Cihad 6)
Abdulaziz Tantik ile Derkenar…
15.04.2024
Norveç:Filistin'i Tanımaya Hazırız
13.04.2024
Derviş Argun ile Derkenar..
20.03.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
Bir Şehide Şahitliğim MUSAB AYDIN 15.04.2024
Biz Şeriatçilar CAVİT OKUR 15.04.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
EBU HAMİD EL- GAZALİ- 2 HASAN KANAT 19.03.2024