metrika yandex
  • $32.57
  • 34.69
  • GA19020

1959 TÜRKİYE`SİNDE BİR HUKUK ÖĞRENCİSİNİN “İSLAMCILIK“ SERGÜZEŞTİ - YURDAKUL ABİ…

GÜVEN AKINCI
27.01.2019

Rasim Özdenören bey konuktu Habertürk’e.  Antipatik Sunucu’nun “Nasıl başladı bu işler?” mealindeki sorusuna şu cevapla “islamcılık” sergüzeştinin muharrik okumasını anlattı.

15 yaşındayken, Varlık Dergisi’nde Yunus Nadi’nin yazısındaki bir cümledir asıl uyanış benim için. “Arap Çölündeki bir Bedevi’nin yolundan mı gideceğiz?” diyerek büyüklerimin adını salavatla andığı Peygamber’ime bir saldırıda bulunuyordu...

İstanbul- Fatih milletinin eskileri tanıyacaktır Avukat Yurdakul bey’i. Yaşı 81 imiş kendi söylediğine göre. Etrafta söylenenler daha tafsilatlı tabii. Para ile münasebetinin aşk derecesinde olmasından tutun da, merhum Özal’a danışmanlık yaptığı günlere kadar bir dolu bilgi. “Necip Fazıl rahmetli para konusunda Yurdakul abiyi bu hale getirmiş” demişti eskiden tanıyan biri. Ben de Necip Fazıl’a kızgınlığını konuşmalarından farketmiştim bu arada.

Altmışlı yıllardan bugüne, Türk sağının serencamını off the record anlatılar eşliğinde dinleyebilirsiniz Yurdakul abi’den.  Konuşursa tabii. Yaşına bakıp da “ne dinleyecem ben bu ihtiyarı?” demeyin sakın!

Kafa zehir! Elde akıllı telefon var ve telefonun teknik özelliklerine değme “teknolojik insan” dan daha üstün bir hakimiyet!

Şuraya son okuduğu kitabı yazmaktan imtina ediyorum, zira inanın adama nazar olur kaygısındayım!

Zengin bir Doğu Anadolu ailesinin çocuğu olarak, İstanbul’a yollanılmış 1955 de. İstanbul Erkek Lisesi`ni derece ile bitiriyor. Ne okusam diye düşünürken memleketdeki amcasının telkini ile İstanbul Hukuk fakültesine girdiğinde tarih 1959.

Fatih’te bir kahvede dinliyoruz Yurdakul abi’yi.  Dört beş kişiydik önce. Biraz sonra, 31 Mart seçimlerinde partisinin aday gösterdiği, muhtemelen Fatih belediye başkanı olacak beyefendi de beraberinde bir arkadaşıyla gelip sohbete katılınca ister istemez konu siyasete, daha çok da eskilerin siyasetlerine kaydı.

Oysa ben bu variyetli ve her konuda söyleyeceği olan bu yaşlı adamla, benim de ucundan kıyısından ilgi duyduğum antika merakını konuşmak, mümkün olursa yıllar içinde biriktirdiği zengin kolleksiyonunu görmek arzusundaydım.

Mümkün olmadı! Masadaki ağırlık siyasiler olunca bizim antika işleri kaldı.  Sabote edildim yani!

Gece ikiye doğru evlere dağılırken, Yurdakul abi’nin antika kolleksiyonunu görmekten, geçmiş tanıklıklarını dinlemenin daha geri kalır bir keyf olmadığı kanaatiniyle oradan ayrıldığımı söylemeliyim.

Akşamın beni en etkileyen anısını -kendisinden izin aldım- anlatayım size.

Kendi ağzından:

“Hukuk fakültesine kayıt yaptırmıştım. İlk gün derse büyük bir heyecanla gittim. O gün için diktirdiğim, üstüme kitap gibi oturmuş takım elbisemin de verdiği özgüven ile içim içime sığmıyordu. Birkaç dakika geç kalmış olmalıyım ki, sınıf arkadaşlarım amfide yerlerini almışlardı. Amfiye adım attığım anda ilk dikkatimi çeken, ön sırada oturan kızlar oldu. Zira benim öğrencilik hayatımda o zamana kadar sınıf arkadaşlarım içinde kızlar olmamıştı.

Çalışkan bir öğrenci olmanın olmazsa olmazı, ön sırada  oturmaktır`a inandırıldığım için hep çok bakımlı ön sıra kızlarının yanına ilişmek için seğirttim. Daha sonra büyükelçi olacak kız, kitabını boş sıraya koyup, dolu burası dedi. Sıranın diğer ucundaki kız arkadaştan da aynı tepkiyi alınca, ne yapacağını bilemez halde kalakaldım. Yıllar yılı korumaya çalıştığım şahsi itibarımın bedenimle beraber yerle bir olduğunu düşündüğüm o saniyelerce süren anlarda arkada bir ses “ Hey dostum burada yer var, benimle oturup bahtiyar etmez misiniz şu Fakir`i” diyerek önce omuzuma dokundu, sonra da elini uzatıp ben ‘Nuri Pakdil’ dedi..

İşte böyle başladı benim “islamcılık maceram” diye sözü bitirince Yurdakul Abi, masadaki muzip arkadaşın birisi de “yani abi, o kızların yanına oturabilseydiniz sosyal demokrat mı olacaktınız?” diyerek hepimizi gülümsetti..

Bir ömür yürüdüğümüz yolun -belki- küçücük bir dokunuşla tayin edilmiş olması ne kadar  tuhaf değil mi?

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Mehmet Ali | 27.01.2019 22:56
Yüreğine sağlık.. Bu vb yazılar daha çok yazılmalı, biz anadolu çocukları hep içimize biriktiriyoruz..oysa, hepimizin gungormemis hikayeleri var..