metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Haberler / Sivil Toplum

TÜRKİYE AİLE MECLİSİ : Âileyi Yıkan Yasalar Kalksın

09.03.2019

Ankara Hacı Bayram Camii avlusunda bir araya gelen Türkiye Aile Meclisi Üyeleri İstanbul Sözleşmesine karşı çıktılar. Meclis adına açıklama yapan Murat Ekinci : "İstanbul Sözleşmesi'ni; her türlü sapkın; kadın kadına, erkek erkeğe, toplu seks ortamlarını meşrulaştırıp, sadece birkaç gün evli kalan erkekleri bile ömür boyu nafaka cezası ile cezalandıran bir sözleşme olduğu için ; boşanan babalara kendi çocuklarını haczettiren, defalarca kendi çocuğunu görmek için harç ödettiren, “ebeveyn yabancılaştırmaları” ile çocukları babalarına düşman ettiren sürece kaynaklık eden bir sözleşme olduğu için reddediyoruz" dedi

Türkiye  Aile Meclisi  adına Murat EKİNCİ'nin Okuduğu Basın Açıklamasının Tam Metni:

Türkiye’nin 2011 yılında imzaladığı ve 2014 yılından beri yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmenin güdümünde topluma dayatılan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi”ni ve uygulamalarını insana, insanlığa ve geleceğimize düşman olmaları nedeniyle reddediyoruz.

Devletin adil hakemliğinde, kadın ve erkeğin işbirliği sağlanarak çözülebilecek bir mesele olan kadına yönelik şiddet meselesinden, yeni bir tür “kadın sömürüsü” icat edilmektedir. Kadını ve kadına yönelik şiddeti sömürerek, şiddeti erkeğe, çocuğa, aileye hatta tüm topluma yönelten bu istanbul sözleşmesi, “kadınlara eşitlik” sloganının altına gizlenip insanın yaratılıştan gelen biyolojik kadınlık ve erkeklik cinsiyetlerini kabul etmeyen; kurgulanmış lezbiyenlik, gaylik, biseksüellik ve translık gibi ahlaken sapkın eğilimleri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında meşrulaştıran, bu sapkınlıkları yeni nesillere olumlu bir şeymiş gibi dayatan projeleri, Tv programlarını, medya yönlendirmelerini, eğitim faaliyetlerini red ve protesto ediyoruz.

İstanbul Sözleşmesi ve uygulamaları;Erkek olma yı, aileyi ve çocuk merkezli beraberliği patolojik, hastalıklı bir hal olarak gören ve “erkeğe karşı ayrımcılığın, ayrımcılık olarak değerlendirilmeyeceğini” açıkça ilan eden bir sözleşmedir. Bu minvalde İstanbul Sözleşmesi’ni; erkeğe zulmederek kadından uzak durmaya, erkek kadın arasında rekabet ilişkisi yaratarak aile içi huzursuzluğu ve boşanmaları körüklemeye, toplumları sapkın ve çocuksuz ilişki modellerine yönlendirip nihai olarak bir nüfus kontrol mekanizması inşa etmeye çalışan emperyalist bir “Ailesiz Toplum Projesi” olarak görüyoruz.

Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nin; evlilik, aile kurma, çocuk yapma niyeti ile kadına yaklaşan erkekleri çok ağır cezalara çarptırarak evlilikten uzak durmaya zorlamasını reddediyor ve kınıyoruz.
Bir Avrupa ülkesi olan Macaristan’ın Başbakanı Victor Urban bile “İnsanlar ya erkek ya da dişi olarak doğarlar; toplumsal olarak kurgulanmış cinsiyetten söz etmeyi uygun bulmuyoruz.” diyerek İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamayı reddedebilmişken; ucu enseste, pedofiliye, hayvanlarla sekse hatta akla hayale gelmeyen bambaşka sapkınlıklara kadar varan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği politikalarının, Türkiye gibi Müslüman bir toplumda hayata geçirilmeye çalışılmasına hayret ediyor, DUR denilsin istiyoruz. Peru,Macaristan dur diyor..

Türkiye, bu anlamda İslam ülkeleri için rol model olarak gösterilmek sureti ile, bu operasyon Türkiye’nin şahsında İslam dünyasına yönelik bir tehdittir. Bu tehdit, bu anlamda İslam toplumuna ve mazlum halklara karşı topyekun bir saldırıdır.

Bu saldırı aynı zamanda kadın haklarını savunur gibi gözükmesine rağmen kadına da bir saldırıdır. İffete karşı saldırıdır. Ahlaka saldırıdır. Kutsala saldırıdır. Bu Humonoidler ve Siborglar çağına girerken bir dünyayı büyük ölçüde bir İnsansızlaştırma operasyonudur. Bu saldırı aynı zamanda global bir tehdidin adıdır. Bu operasyon Lilith’in kızları üzerinden İnsan nesline karşı Şeytani bir saldırdır.

Victor Urban’ın başbakanlığındaki Macar Hükûmetinin, “Her ülke kendi geleneksel aile modelini ve her çocuğun bir anne ile bir babaya sahip olma hakkını savunma hakkına sahiptir.” diyerek sözleşmeyi imzalamayı reddetmesini önemsiyoruz. Evet, mesele tam da “her çocuğun bir anne ve bir babaya sahip olma hakkını savunma mücadelesidir”, bunun altını çiziyoruz.

Bulgaristan Gençlik ve Spor Bakanı Slavço Atanasov da İstanbul Sözleşmesi hakkında “İlke olarak, kadınları şiddetten korumak taraftarıyız. Bunu tartışmıyoruz. Fakat bu sözleşme zehirli meyve içeren güzel bir şeker gibi; içinde tehlikeli metinler var.” diyerek sözleşmeyi imzalamayı reddetmişti. Fakat Bulgarlar bunu, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği politikalarının Bulgaristan da kurum olarak aileyi neredeyse bitirme noktasına getirdiği bir anda ancak fark edebildiler. Bulgaristan’da doğan her 100 çocuktan 58’i artık nikâhsız, babasız, ailesiz bir ortamda dünyaya geliyor.

Bütün dünyaya dayatılan bu uluslararası proje ile evlilik dışı çocuk oranı İzlanda ve Şili’de %72’ye, İskandinav ülkelerinde, Portekiz’de, Fransa’da % 65’lerin üzerine çıktı. Fransa’da eşcinsel evlilikler 4,5 senede 50.000 rakamını buldu. Normal nikâhla evlenenlerin sayısı ile “seviyeli birliktelik sözleşmesi” yapanların sayısı hemen hemen aynı seviyeye geldi. Evlenenlerin yarısı da tekrar boşandı.

Türkiye’de de daha bir hafta önce TÜİK’in verdiği resmî raporlara göre, evlenen her 4 çifte karşılık 1 çift boşanmış ve boşanma oranı sadece son 1 yılda %11 artmış. Yani 50 senede olabilecek değişim sadece 2014 yılında başlayan şu birkaç senelik süreçte gerçekleşmiş. 

Son 15 yılda 10 milyon evlilik 2 milyon boşanma mevcut. Unutulmamalıdır ki, aileyi korumak, dağılmış aileleri toparlamaktan çok daha kolaydır. Üstelik aile kurumunu dağıtmış hiçbir ülkenin onu yeniden toparlamayı başardığı görülmemiştir. 

İstanbul Sözleşmesi'ni; “0” (sıfır) yaşındaki kız çocuklarını bile kadın sayan; “din, namus, gelenek, örf” veya “anne/babalık adına çocukların cinsel yaşamına müdahale edilemez” deyip, serbest cinselliği teşvik eden; ancak gayet iyi ve samimi niyetle 18 yaşın altında evlenmeye kalkan erkeği 8-10 yıl tecavüzcüler koğuşuna, eşini ve çocuklarını cezaevi kapılarına mahkûm eden bir sözleşme olduğu için reddediyoruz.

İstanbul Sözleşmesi'ni; genelevde bir kadının, her gün 15 ila 25 arası erkeği ağırlamasının “keyf” için olamayacağını algılayamayan hatta bunu “seks işçiliği” adı altında onurlandırıp teşvik eden; ancak salt kadının beyanı ile erkeği aile içi tecavüzden 18 yıla kadar cezaevine atan bir sözleşme olduğu için reddediyoruz.

İstanbul Sözleşmesi'ni; her türlü sapkın; kadın kadına, erkek erkeğe, toplu seks ortamlarını meşrulaştırıp, sadece birkaç gün evli kalan erkekleri bile ömür boyu nafaka cezası ile cezalandıran bir sözleşme olduğu için reddediyoruz.
İstanbul Sözleşmesi'ni; boşanan babalara kendi çocuklarını haczettiren, defalarca kendi çocuğunu görmek için harç ödettiren, “ebeveyn yabancılaştırmaları” ile çocukları babalarına düşman ettiren sürece kaynaklık eden bir sözleşme olduğu için reddediyoruz.

İstanbul Sözleşmesi'ni; her türlü sapkın, nikâhsız beraberliği, “normal sağlıklı birliktelik” olarak tanımlayıp anlayışla karşılayan ancak evli erkeği; sapkın, tehlikeli, kötülüğe meyilli bir sadist olarak gören 6284 nolu yasa gibi yasaları içinde barındıran, üstelik bunu Hukukun en temel ilkesi olan “suç ispat edilene kadar, masumiyet” kaidesini iptal ederek yapan bir sözleşme olduğu için reddediyoruz.

Rusya’nın bile 1,5 senelik bir uygulamanın sonuçlarını fark ettikten sonra, “Bizim için aileyi korumak önemlidir. Birkaç psikolojisi bozuk hanımefendiyi tatmin etmek için aile kurumunu yıkamayız. Henüz çocuk yetiştirmek için aileden daha uygun bir ortam bulabilmiş değiliz.” diyerek uygulamadan kaldırdığı 6284 nolu; erkeği kendi evinden, çocukları önünde sokağa atan, toplum önünde aşağılayan ve aileleri geri dönülmez noktaya götüren yasanın ısrarla uygulamasını protesto ediyoruz.

Bizim de çocuklarımızı sağlıklı bir şekilde büyütebileceğimiz, koruyabileceğimiz aileden başka bir çözümümüz yok! “Görmüyor musunuz” diyoruz.

Hatırlatırız ki, beraber ihtiyarlayabileceği bir hayat arkadaşı, yaşlandığında sığınabileceği çocukları olmayan yapayalnız kadınlar için de bu dünya Cennet olmayacak. “Güçlü kadın” mottosuyla ailesi ile bağı koparılmaya, eşi ile rakipleştirilip düşmanlaştırılmaya, çocuktan koparılıp bireysel bir yaşama yönlendirilmeye çalışılan kadın, kapitalist sermaye karşısında yapayalnız ve çaresizdir.
Süreç böyle devam ettiği takdirde; toplum, erkek, kadın, çocuk, devlet hepimiz kaybedeceğiz. Bundan tek kâr eden elbette çok uluslu kapitalist sermaye olacaktır.
Gelecek nesillerin hakkı adına, kendi çocuklarımızın ve torunlarımızın hakkı adına, huzur evlerinde ölüme terk edilmiş ihtiyarların hakkı adına, intihar noktasına gelmiş depresyon hapları müptelası yalnızların hakkı adına, sokaklara terk edilmiş çocukların hakkı adına, geleceğimiz adına, insanlık adına; çocukları, babaları, anneleri ve aileyi savunabilmeliyiz.

Aileye savaş açmış, toplumu ve aileyi terörize eden İstanbul Sözleşmesi’nin, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’nin ve bağlı uygulamalarının Avrupa ülkeleri gibi geri dönülmez aşamalara gelmeden iptal edilmesini istiyoruz. #ÖnceÂİLE

#ÖnceAileyiKoru diyoruz. 


İNSANA AİLEYE ŞİDDETİ VE CİNAYETLERİ ENGELLEMEK İÇİN AİLE YIKAN YASALAR KALKSIN

Yorum Ekle
Yorumlar (7)
hacı mehmet mermerci | 11.03.2020 13:57
Bu yasa önce evden erkeği sonra anneyi sonra da çocukları uzaklaştırarak fertlerin özgürlüğü altında aileleri sekülerizmin tuzağına düşürmek gölgesini satamadığı ağacı kesen kapitalizmin oyuna gelmeyelim
HASAN İBRAHİMOĞLU hasanirahimoglu@gmail.com | 09.07.2019 18:33
ANAYASANIN 90.MADDESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN 53.MADDESİ GEREĞİ HER ÜLKE KENDİ İÇ HUKUKUNDAN ÖNCE VE ÖNCELİKLE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞME HÜKÜMLERİNE UYMAK VE UYGULAMAK ZORUNDADIR (YARGITAY 21.HUKUK DAİRESİNİN18.10,1996 TARİH, E. 1996/2261, K. 1996/5790 SAYILI KARARINDA BU KONUDA AYRINTILI BİLGİLER VARDIR).BU NEDENLE TC DEVLETİ AİLE KONUSUNDA KENDİ İÇ HUKUKUNDAN ÖNCE VE AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN 53.MADDESİ GEREĞİ BU SÖZLEŞMENİN DİĞER HÜKÜMLERİNDEN DE ÖNCE VE ÖNCELİKLE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER MEDENİ VE SİYASİ HAKLARA İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİNİN 23. MADDESİNDE BELİRTİLEN “AİLE TOPLUMUN DOĞAL VE ESASLI BİR BİRİMİDİR VE AİLE TOPLUM VE DEVLET TARAFINDAN KORUNMA HAKKINA SAHİPTİR” HÜKMÜNE UYMAK VE UYGULAMAK ZORUNDADIR. AİLENİN KORUNMASI İLE BU HÜKÜM GEREĞİ LGBT FAALLİYETLERİ HAKKINDA DEVLETE MÜDAHALE YANİ YASAK GETİRME HAKKI VERİLMİŞTİR DİĞER BİR İFADEYLE AVRUPA PARLAMENTOSUNUN ALDIĞI LBGT KARARLARI TC ANAYASASININ 90.MADDESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN 53.MADDESİ HÜKMÜ GEREĞİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞME HÜKÜMLERİNE AYKIRI OLAMAZ. BU NEDENLE BU KARARLAR HEM TÜRKİYE VE HEM DE AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ İÇİN BİR HÜKÜM İFADE ETMEZLER. DİYANET HUTBESİNİ AYRIMCI BULANLAR BOŞ KONUŞUYOR.
KASIM KIRBIYIK | 27.05.2019 18:05
Avrupa Birliği ve ABD'nin sinsi oyunlarından biri olan bu belgeye maalesef imza konmuştur; Müslümanların soyuna müdahaleyi amaçlayan bu sözleşmeden derhal çıkılmalıdır.
Ali Günindi | 25.03.2019 01:28
Bu yasa önce evden erkeği sonra anneyi sonra da çocukları uzaklaştırarak fertlerin özgürlüğü altında aileleri sekülerizmin tuzağına düşürmek gölgesini satamadığı ağacı kesen kapitalizmin oyuna gelmeyelim
@ailemeclisleri @ademcevik | 14.03.2019 01:39
Aileyi İfsat eden #İstanbulSözleşmesi Bugün 14Mart2012 imzalandı Sizde İMZAlayın #İstanbulSözleşmesiİptalOlsun AileMeclisi.net #EşcinsellikTerörüneİnsanlığıYoketmeSavaşınaDurDe 15MartCuma ist/Fatih Konya/Veyiszade Ahlaksızlığa Karşı 3Maymunluk Suçtur @AileMeclisleri https://twitter.com/AdaletPlatformu/status/1105943404146393088?s=20 ailemeclisi.org ailemeclisi.com https://ilkha.com/haber/93053/aile-yikan-yasalarin-kaldirilmasi-icin-imza-kampanyasi-baslatildi t.me/ailehaklari 05322033274
Arif Durak Çetin | 11.03.2019 14:47
İstanbul sözleşmesi ve 6284 s.k. Kaldırılarak bize uygun yasa yapılmalı
Toprak | 09.03.2019 14:07
İnsanı yalnızlaştırki avlaması kolay olsun mantığı ile kurulmuş bir üst akıl projesi olduğu daha hala anlaşılamadı mı acaba?